Avrupalıların Türk tüccarlar için söylediği “Çarıktan çarığa” lâfını ilk duyduğumda çok abartılı gelmişti. Baba çarık giyer, oğlu iskarpin ama torun yine çarık giymeye başlarmış. Yani bir ticarethane üçüncü nesle geçmeden yok olur, kapanır gidermiş. Zamanla ikinci nesilden üçüncü nesle geçemeden sudan sebeplerle devreden, satılan, kapanan, iflas eden ve ortalama ömürleri on beş yılı geçmeyen, şahıs ya da aile şirketlerini yakinen gördükten sonra, abartılı bir söz olmadığına karar verdim. Şirketin iflası ile yalnız ekonomik olarak para batmıyor. Aynı zamanda şirketlerle insanlar, aileler ve toplumlar yara alıyor. Şirket iflaslarından kaynaklanan ekonomik zararın daha fazlasını, sosyolojik boyutuyla topluma zararın yansımasında görüyoruz. Esas telafisi mümkün olmayacak yapı yıpranıyor. Her gün birbirinin benzeri olan iflas haberleri alıyoruz. Peki, bu hep böyle mi devam edecek? Bu eserle, ülkemizdeki şahıs ve aile şirketlerinin kısa ömürlerini sorgulamak ve şirket sahiplerine ayna tutmak istedik.
Türkiye’de aile şirketlerinin genel problemlerinden ve kurum kültürünün öneminden bahseden tek seferde okunabilecek sürükleyici anlatıma sahip bir kitap.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Her şeyi tecrübe edebilecek kadar uzun yaşayamayacağımız için insanların tecrübelerinden faydalanmalıyız
Türkiye’de aile şirketlerinin genel problemlerinden ve kurum kültürünün öneminden bahseden tek seferde okunabilecek sürükleyici anlatıma sahip bir kitap.
şirket batıran biri olarak kendimi okudum
İstifade edilebilecek bir eser
bilinen nedenler ve direk birinci ağızdan yazılınca daha bir çarpıcı olmuş. özel sektör çalışanları arada bir okuması şart..