Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Sınır  Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk

Kategori: Edebiyat Yazar: Kapka Kassabova Yayınevi: Saltokur

Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk

Tanıtım Bülteni
Hikâye-röportajlarla ilerleyen bu sıradışı eserde Kapka Kassabova yirmi beş yıl önce küçük bir kızken ayrılmak zorunda kaldığı Bulgaristan’a dönüyor ve ülkenin Türkiye ile Yunanistan sınırlarını keşfe çıkıyor. Kassabova, tarihte birbiri ardına gelen güçlerin şekillendirdiği bir bölgede rota çiziyor. Osmanlı ve Sovyet İmparatorluklarının izlerinin yanı sıra çok daha eski zamanların mitleri ve efsaneleri, ateşte yürüyenler, kaçakçılar, define avcıları, botanikçiler ve sınır muhafızları Kassabova’nın çizdiği incelikli portrelerle kitapta yerini alıyor. Sık ormanların, coşkun ırmakların, şifalı pınarların ve antik dünyaya kapı aralayan Trak mezarlarının birbirine karıştığı bu fantastik coğrafya, eşsiz güzelliğiyle geçmişin hayaletlerini ve bugünün insanlarını kendine çekmeye devam ediyor.Aynı zamanda Soğuk Savaş’ın bölgeye düşen ağır gölgesine ve bugün Avrupa’yı sıkıntıya sokan mülteci krizine de bir başka açıdan bakan Sınır, harikulade bir seyahat anlatısı olmasının yanında insanlığın binlerce yıllık izlerinin üst üste yığıldığı bu olağanüstü coğrafyanın derinliklerine de büyülü bir dalış yapıyor. “Çarpıcı: Okurun görkemli bir özgürlük hissetmesini sağlayan, sınırlarla ilgili bir kitap.”―Peter Pomerantsev“Hem modern hem de tarihi göçlerin, geçilen ve geçilemeyen sınırların öyküsü, ülkelerin toprakları kadar eski bir öykü.”―Literary Hub“Üç şiir kitabı, bir roman, üç de anı kitabı yazmış olan Kassabova’nın sayfalarda betimleyici bir hassasiyet sergilemesi şaşırtıcı değil elbette. Ama yazarın aynı zamanda sadece en iyi seyahat yazarlarının sahip olduğu türden bir yeteneği var: Bir yerin belli bir zamandaki durumuna ışık tutan karakterlere odaklanma yeteneği.”―The New York Times Book Review“Bölgenin siyasi ve kültürel tarihini engin bir biçimde kavrayan bu gezi günlüğü dolambaçlı yollardan, zaman zaman kişisel çatışmalarla, ufak tefek tarihi ya da folklorik bilgilerle dolu yoğun düşüncelerle kesintiye uğrayarak ilerliyor. Kassabova masalların ve mistik fablların karanlık büyüsüyle ışıldayan samimi betimlemelere sıkı sıkıya bağlı kalıyor. Ev sahipleri ve şoförler, yol arkadaşları ve müstehzi bölge sakinleri, sürekli çekişme içindeki bir bölgenin gerilimini pekiştiren kesintisiz bir ezgi sağlıyor.”―Star Tribune“Bu on yıl içinde okuduğum en iyi kitap olması pekâlâ mümkün.”―Alex Balk, The Awl“Kassabova Bulgaristan topraklarında, ülkenin Türkiye ve Yunanistan’la buluştuğu sınırda gezerken sınırların hem onları geçmeyi deneyenlerin hem de sınıra yakın yaşayanların hayatlarını biçimlendirdiğini keşfediyor. Sınır, insanlar daha parlak bir geleceğe ulaşmak için mücadele ederken, geçmişin onları elden kaçırmamaya çalıştığı bir yerdeki kaçakçılarla casusların dünyasına bir bakış sunuyor."―Booklist
Satıcı Kitap Adı Bağlantı
Trendyol Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
Kitapyurdu Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
D&R Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
Idefix Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
BKM Kitap Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
Hepsiburada Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
Gittigidiyor Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
N11 Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
Amazon Türkiye Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk Satın Al
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk PDF 6.23 MB İndir
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk EPUB 6.96 MB İndir
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk MOBİ 5.49 MB İndir
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk ODF 5.86 MB İndir
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk DJVU 7.32 MB İndir
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk RAR 4.76 MB İndir
Sınır Avrupa’nın Kıyısına Yolculuk ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (4 Yorum)


Sınır’ı ilk okumaya başladığımda bende oluşan insan hikayeleriyle zenginleşen gizemli ve arkeolojik bir yolculuğa hazırlıklı olmalıyım hissiydi. Ayrıca ülkelerin kullanım alanlarını belirleyen ve uluslararası anlaşmalarla belirlenen bir çizgiydi Sınır. Zaman zamanda anlaşmazlıkların boy gösterdiği alanlardı. Kimi zaman sıkı korunaklı, kimi zamanda korunması uğruna can verilen. Günümüzde ise medyanın evimizin içine taşıdığı ve canlıca izlediğimiz; insanların fırsat veya umut olarak başka ülkelerde yaşama şanslarını denedikleri alanlar olarak Sınır’lar. En bilindikleri “Meksika Sınırı”, Libya’dan Akdeniz yoluyla İtalya ve Fas’tan Cebelitarık Boğazı yoluyla İspanya’ya ve ülkemizden Yunan ve Bulgar sınırının yanı sıra Ege Denizi yoluyla Yunanistan’dan Avrupa’ya. Kimi zaman sevinç, daha çok hüzünlü biten sonların öyküsünün yazıldığı yerler ‘Sınır’lar.

Kapka Kassabova’nın edebiyatçı kimliği işlediği konuyu sürükleyici kılıyor. Kendisinin doğduğu ülkesi olan Bulgaristan’ı (daha sonra başka bir ülkeye ailecek göç etmiş) yıllar sonra ziyaret etmesiyle başlayan ve kitaplaşan yazılarıyla oluşan ‘Sınır’. Okudukça sizi içine çeken ve sizinle bütünleşen olaylar dizgesiyle birlikte yaşamış, yaşayan insan kahramanlarıyla ilginç bir yolculuğa çıkarıyor. Ayrıca Türk-Bulgar, Türk-Yunan, Bulgar-Yunan sınırında genel anlamda Trakya olarak adlandırdığımız bir coğrafyada; Kitabın ilk sayfalarında yer alan detaylı bir haritanın yardımıyla bir film şeridi gibi yaşanılanların gözünüzün önünden geçtiğini göreceksiniz. “Sınır, sırf orada olduğu için başlı başına bir davettir. Hadi gel, diye fısıldar. Şu çizgiyi aş. Cesaretin varsa.”(s.13). Bu cesareti göstererek kitaba başlamalısınız.Bu cesaret sizi Balkanların Trakya cenahına sizi sürükleyecek. Bu bölgede yaşananlara tarihsel bilgilerle bezenmiş bir anlatının yanısıra güncel olanada tanıklık edeceksiniz. Bu tanıklıkta hüzünler, sevinçler, umutlar, umutsuzluklar, trajediler size eşlik edecek. “Mitlerde, kavşak iki kere ortaya çıkar: Seyahat ettiğinizde ve öldüğünüzde. Her iki durumda da bundan sonraki istikametinizi belirleyecek bir seçim yapmanız gerekir.”(s.401). Sınır’da bu seçimi yapmış öykülere tanık olacaksınız.

İyi okumalar!


Her yazarın bir meselesi vardır derler ya hani; Kapka Kassabova bu kitapta çok hassas bir meseleyi okurun merakını diri tutarak kaleme alıyor. Bana göre “Sınır”ı etkileyici kılan unsurlardan ilki yazarın edebiyat geçmişini yeteneğiyle harmanlaması. İkinci olarak da Bulgaristan’dan Yeni Zelanda’ya ve oradan İskoçya’ya uzanan bir yaşamının olması. Bunca farklı kültürün izleri ve arayışları onu nihayetinde köklerine kavuşmaya itince ortaya bu kitap çıkmış olsa gerek.

“Sınır”ın edebi bakımdan doyuruculuğunu biraz açmak istiyorum. Kelimelerin sözlük anlamlarını söylemek istediklerine yediriyor; geçtiği yerleri kültürel ve mitolojik geçmişleri ile birlikte ele alıyor bu tarih ve coğrafyayla sarmalanmış nitelikli anlatı. Anlatı diyorum ama aslında ne salt bir anlatı, ne tek başına gezi kitabı, ne de yalnızca hikayelerden ibaret. Okurken kendi zamanında aktığı ve sınırları her anlamda ele aldığı için, tür bakımından bu kitabı bir kalıba sokmaya çalışmak da pek doğru olmaz gibi geliyor.

Kitap boyunca, anlatıcıyla birlikte çıkacağınız Bulgaristan – Türkiye – Yunanistan sınırlarındaki yolculuğa daha yakından eşlik edebilmeniz için ilk sayfalara çizilmiş sınır ve kontrol noktalarının da işaretlendiği bir harita bulunmakta. Trakya’nın tarihiyle bezeli bir yolculuk bu. Öte yandan insanın içinde gidip görme isteği uyandırıyor. Sınır bölgelerindeki yerleşik hayatlara tanıklık edebilirsiniz. Bana hassasiyeti, unutulmuşluğu hatırlattı. Misafiri kolay kolay bırakmak istemeyişleri bundan. Metropolün kibir savaşlarından uzak, bambaşka dertleri, masum sevinçleri olan insanların hikayeleri var bu kitapta. Mültecilerin yaşadıkları zorluklar da var. Sınırları geçmek için göze alınanlar, geride bırakılanlar, Avrupa rüyası uğruna feda edilen yaşamlar. Sınırların etrafında konumlanan bu bambaşka yaşamlarda ortak bir nokta yakalamaya çalışıyorum okurken. Zaman, sınıra yaklaştıkça inceliyor ve dönüşüyor sanki. İnce bir tedirginlik ipinin üstünde cambazlık yapıyor. Topraklar, köyler, insanlar ne için bereketsiz kalıyor? Göçler insanlardan neler alıyor, ardında neler bırakıyor?

Geçmiş ve şimdi arasındaki sınırlara mistik bir yolculuk kitabı “Sınır”. Yalın ve özenli bir anlatımı var. Çeşitli dillere çevrilmiş, ödüller almış bu kitabı meraklısına öneririm.


Biyolojiye göre malum insanın en küçük yapı taşı hücredir. Hücrenin giriş kapısı olan hücre zarının bazı özellikleri mevcuttur: Geçirgen, yarı geçirgen ve seçici geçirgen… İnsanlık tarihinde ülkeleri birbirinden ayıran sınırların gelişimine baktığımızda sırasıyla aşağı yukarı böylesine bir durum söz konusudur. İnsanlığın ilk dönemlerinde sınırdan söz edilemez. İlk devlet yapısının oluşmasıyla birlikte sınır hatları oluşur, fakat ilk aşamada öylesine katı bir sınır güvenliği yoktur. Yani geçirgen bir evre söz konusudur. İlerleyen zamanlarda sınırlar biraz daha katı kurallarla yarı geçirgen bir konuma kavuşur. Ama Yakın Çağ’a gelindiğinde; artık anlı şanlı seçici geçirgen bir sınır modeli söz konusudur. Öyle her isteyen her istediği yere seyahat edip sınırları geçemez. Tabii savaşlarla metazori şekilde çizilen her sınır, sorunlarını da beraberinde getirir. Kapka Kassabova, “Sınır” isimli eseriyle insanları birbirinden ayıran haritalarda gördüğümüz o meşhur çizgilerin içine girer ve hatta sınırların farklı yakalarını yazdıklarıyla birleştirir.
Kassabova 1973 yılında doğduğunda Bulgaristan sınırları içerisinde olmasına karşın, küçük yaşta ailesiyle beraber Yeni Zelanda’ya göç eder. 2005 yılında ise İskoçya’ya yerleşerek yaşamını sürdürür. Şair ve yazar Kassabova, 2010 yılından sonra baba toprağı Bulgaristan’da sınır kasabalarını ziyaret eder. Sonrasında incelemelerini derinleştiren yazar, Balkan coğrafyasının sınır ötelerine rotasını çevirir. Böylelikle rotası üzerinde bulunan sınırın diğer yakası, Yunanistan ve Türkiye de yazarın gezi günlüğüne eklenmiş olur. Kassabova’nın zamana, mekâna ve en önemlisi coğrafyaya damgasını vurmuş anlatısıyla çizdiği sınırlara ilişkin yazmış olduğu gezi inceleme notları artık kitap şeklinde teşekkül etmeye hazırdır.
Gezi-inceleme yazıları okura “orada olmak” hissini yaşatmasıyla meşhurdur. Belki de Kassabova okurunu sınıra götürmek kastıyla kitabını kaleme almıştır. Zira pasaportla geçilebilen bir hattın, kimi zaman nasıl büyük bir set, kimi zaman da nasıl insanın üstünden zıplayarak geçebileceği küçük bir engel olduğu pek bilinmez. Oysaki ele alınan her mekân Rusların meşhur Matruşka oyuncağı gibi katman katmandır. Sınır kavramının tabakalı o yapısının derinlerine inildikçe okurun karşısına çıkanlar fazlasıyla şaşırtıcıdır. Çünkü, en nihayetinde sınırlar kültürlerin kaynaşma alanıdır. Devletler sınırları çekerken kültürün o sınır tanımaz misyonunu umursamazlar. Ama Kassabova o umursanmaz kültürel yayılım alanının peşinde sıkı bir iz sürer ve sınırları kaldırarak kültürün temas noktalarını okurlarına sunar.
Kassabova elindeki kültürel materyali analiz ederken ilk aşamada tarihin rehberliğini öne sürer. İkinci aşamada gözlemlerinin gücüyle konuya hükmeder. Son aşamada yorumuyla gözlem ve analizlerinin sentezini okura sunar. Tabii bu akademik bir vizyon gösteren anlatısının içine, günlükle yazarı arasındaki samimi havayı aksettirecek irtibat noktalarını koyar. Çünkü salt kuru gözlemlere dayanan bir anlatı; kitabı turist rehberlerinin elindeki broşürlere çevirir.
Kassabova’nın eseri sadece gezi-inceleme kitabı olarak nitelendirilemez. Zira Kassabova sözlü tarihin konusu olabilecek şekilde, gezileri esnasında karşılaştığı insanlarla samimi diyaloglar kurar. Bu diyaloglarda sohbet edilen kişinin yaşamı adeta kitabın içinde zuhur eden küçük bir hikâyeye dönüşür. Kimi zaman bu macera dolu hikâyeler dönemin tarihinin okunması için sosyolojik verileri okura sunarlar. Çünkü Kassabova’yla konuşanları tek tip olarak tanımlamak mümkün değildir. Bu yüzden yeri gelir Kassabova’dan çok hikâyeleriyle esere renk katanlar Sınır’ı okura anlatır.
Yazarın kültürün önemli katmanlarından biri olan mitolojiyi de dayanak olarak kullandığı, gözden kaçmaz. Misal bahsedilen bir ritüelin mitolojik kökleri önce meydana çıkarılıp, sonrasında geçmiş gelecek ekseninde günümüze olan yansımalarına yer verilir. Yazarın bu anlatılarında insanların inanış özelliklerinin o dinler üstü yapısına şahit olmak da mümkündür. Kassabova, bir antropolog ve etnolog hassasiyetiyle olaylara yaklaşır. Kültüre özgü tutum ve davranışları yargılamadan en duru haliyle okura sunar.
Kassabova olayları değerlendirirken objektif bakış açısıyla konuya hükmeder. Türkler, Yunanlar ve Bulgarlarla ilgili etnik niza noktalarına fazla temas etmez. Siyasi çatışma hikâyelerinden bilerek uzakta durur. Bu açıdan çatışma halinden ziyade, anlatılan durum üzerine yoğunlaşır. Yorumlar, sivri uçlu olmayıp, herhangi bir etnik unsura rahatsızlık vermekten azadedir. Kassabova çocukluk çağlarını Bulgaristan’da totaliter bir hükümetin kontrolü altında geçirdiğinden, yazdıklarında derin özgürlük vurgusu göze çarpar. Bu yönden yazarın sınırları özgür bir bölge ve sınır insanlarını da daha tarafsız gördüğü düşünülebilir.
Kassabova’nın muhatap olduğu sınırlardan birisi de Türkiye sınırıdır. Bu yüzden Türkiye anlatısı da eserde kendisine ciddi bir yer bulur. Her ne kadar yazarın Türkiye’de karşılaştığı karakterler üzerine yoğunlaşan bir anlatısı olsa da bazen doğrudan Türkiye’yi merkeze alan yorumlarına da yer verir.
Eserde dikkat çeken yönlerden birisi de betimlemelerin canlılığıdır. Yazarın -şair ve yazar kimliğine binaen- metinlerinde şiirsel üslubun etkisini kabul etmek gerekir. Anlatılan coğrafyanın o su katılmamış doğal hali, en güzel şekilde dile getirilir. Karakterler canlı olarak çizildikten sonra kendilerine söz verilir. Bu anlatımla insan ve kültür yönüyle sınırların farklı yakalarını kıyaslamak okur için daha mümkün hale gelir.
Eserin çevirisi genel olarak iyi. Anlatı yoğunluğu, yazarın tarih, mitoloji, kültür gibi genel konularla, kendi biyografisi ve hatıraları başta olmak üzere birçok anlatıyı harmanlayarak ortak bir potada eritmesiyle göze çarpar.
Hayatın bize koyduğu tek sınır coğrafi değildir. Sınırlar her yerde karşımıza çıkabilir. Her şeyden öte insanın kendine koyduğu sınırlar dahi söz konusudur. Fakat kimi zaman sınır deyip geçemezsiniz. Zira sınır temasın hâsıl olduğu yerdir. Bu nedenle sınır insanlarının birbirlerine karşı tutumları, kendilerine özgü geleneksel ve folklorik özellikleri; dil, din, kültür farklılığının gölgesinde farklı mitlerin her coğrafyada değişen sesiyle sınır artık ayrı bir dünyadır. Kassabova bu ayrı dünyanın sesini kitabıyla layıkıyla duyurur. Zira Kassabova’nın Sınır’ı duymak isteyen için güzel bir seda, görmek isteyen için güzel görüntü olur. Sonuçta Kassabova’nın Türk arkadaşı Emel’in dediği gibi: ”Sınır denen şeyin tek güzel yanı diğer tarafa geçebilmek (s. 148)”. Kassabova, bu dokümanter eserle okurlarını sınırın diğer tarafına geçirir.


SALTOKUR’a bizi Kassabova ile tanıştırdığı için sonsuz teşekkür. “İsimsiz Sokak”la çocukluğuma; bu kitapla da mücbir sebepli kaçırdıklarım ve fark edemediklerime beni sürüklediği için Kassabova’ya da tarifsiz şükran sunuyorum. Harika…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*