İnsanın haykırırcasına konuşmak istedikleri ile avazının çıktığı kadar sustuklarının aynı olması tuhaf değil mi sizce de?Kimin karşısında susuyorsak en çok ona ve en fazla onun karşısında konuşmak istemiyor muyuz aslında? Bu suale sizin de cevabınız evet ise, doğru adrestesiniz, suallere en çok da kendine sormak istediği suallere hasret kalmışların kervanına hoş geldiniz. Biz de sizi bekliyorduk! Zira en büyük sorusu kendisine olanların soruları var elinizde tuttuğunuz bu kitapta. Kim bilir kaç bahara ertelenerek hep geciktirilmiş ve belki de başkalarının sorularına cevap vermekten kendine soru sormaya hiç vakti kalmamış insanlardan birisiniz siz de. Öyleyse gönül kuşunuzu bu kez kendi ufuklarınıza doğru uçurmanın şimdi tam vaktidir. Tam da şu anda sorular konmalı yüreğinizin dallarına. Aklınızın kıvrımlarına takılmış kanatlara özgürlük tanımalısınız… Unutmayınız ki kalbinizin ekmeğini yemek istiyorsanız, yüreğinizin serlevhasında birikmiş soruları dökmelisiniz süt beyaz kağıtlara.İyikileriniz kadar keşkelerinizi; hüzünlerle beraber sevinçlerinizi; ilk heyecanlarınızdan, bu son dediklerinizi de eklemelisiniz es geçmeden hiçbirini asla!Yarına ertelemeden, “Acaba?” demeden hemen şimdi, tam da burada cevap verin birikmiş sorularınıza. Henüz geç olmadan, kalbinizin şafağından yüreğinizin başkentine uzanan soruları bulun ve soruların sahiplendiği olmak yerine soruların sahibi siz olun!
Kitap Yorumları - (0 Yorum)