Teke Tek’te hep o sorar ve karşısındakiler yanıtlardı. Bu sefer Teke Tek’te koltukların yeri değişti. Tabii ki onunla baş etmek içinkarşısına üç kişi olarak oturduk. Herkes onu sivri dilliliği, kavgacı kişiliği ile tanıyordu. Bizse onu modern, bilgili, biraz stresli birazda düşünceli bildik. İyi eğitim almış, görgülü biri olduğu her halinden belli oluyordu. Bu kitapta bir medya devini okuyacaksınız. Ne pahasına olursa olsun, sözünü sakınmadan söyleyen, bir toplantı sırasında hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün, “Kim benden sonra bu koltuğa oturmak istiyor? ” sorusuna “ben” deme cesaretini gösteren, Türkiye’nin en büyük medya patronu Aydın Doğan’a ayrılırken “Fatih, çok fena oluyorum, sen git! ” dedirten de yine o. Kamuoyunun son aylarda kendisinden en çok söz ettiren ismi Fatih Altaylı dünyayı nasıl yorumluyor, Türkiye’ye nasıl bakıyor; evde yemek pişirir mi, hangi konularda muhafazakar? Hepsi çok açık, sansürsüz olarak bu kitapta. “Fatih Altaylı ile Teke Tek” aynı zamanda bir ders kitabı; üniversitelerin uluslar arası ilişkiler bölümlerinde, iletişim fakültelerinde okutulacak, tartışılacak bir kitap. “Ben gazeteci olmak istiyorum”, “gazetecilik nedir? ” diyenlerin, yaşanılan Türkiye’yi anlamak isteyenlerin kitabı. Hayatta birdik duruş var ise, o dik duruşun bir maliyeti vardır ve ben, o maliyeti ne pahasına olursa olsun ödemek zorundayım.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)