Ne kadar çok cevapsız sorular içindeyiz. Neden yüzyıl önce değil de şimdi bu anda yaşıyoruz? Yüzyıl önce yaşamadığımıza dair bir özlemimiz yokken yüzyıl sonra olmayacağımıza dair onlarca korkularımız var. Dünya akıp gidiyor. Kimi bir saniye yaşarken, kimi bir gün, bir diğeri de yüz yıl yaşıyordu. Kimi görmeden, duymadan yürüyemeden, konuşamadan yaşıyorken; kimileri de sağlıklı bir bedenle intihar ediyor yaşamayı başaramıyordu. Kimileri görmeden, duymadan, elsiz ve kolsuz, hayata dört elle sarılıyor ve yaşama sevinci taşıyordu.Bir yolculukta idik… Aklın egemenliğinin olmadığı bir öfke ve arzu durumu bizi varlıkla değil darlıkla buluşturur. Kontrolsüz bir öfke ve sonu gelmeyen isteklerle insan çok farklı ve yorucu bir hayatı yaşar. Sorguladıkça özgürleşiyor, özgürleştikçe de hayatın anlamı bize kendisini açıyor, açımlıyordu. İşte bu an var olduğumuz andır. Bütün dünyayı keşfedip kazansak da kendimizi tanımıyor ve yabancılaşıyorsak ne anlamı kalır?
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
“İnsanın, insanı sömürüsünden daha büyük zulüm olamaz”
Felsefe ve dini uzlaştıran hayata ve sorunlarına bilgece yaklaşmanın ipuçlarını veren şaşırtıcı bir eser.
anlam arayışı ölüm kprkusu ve erdemler işlenmiş.
Bazen çok kapalı cümlleler ve geniş tutulması gerekirken kısa yerler.
Ama çok güncel ve başarılı bir din ve felsee dili.