1. Dünya Savaşı'nda "sadece ölmek için yola çıkanların savaştığı bir cephede" nasıl oldu da, savaş kaybedildi? 18 Mart'ta Çanakkale'de dünya tarihin en şanlı direnişi verildiği halde bu zafer nasıl yenilgi olarak kabul edildi? Alman ve Osmanlı yöneticileri hangi stratejik hataları yaptı? Bu ve benzer soruların yanıtlarını bu kez savaşı kaybeden bir generalin gözünden okumak isteyenler için eşsiz bir kitap çıktı. Kesit Yayınları, 1. Dünya Savaşı'nda savaşı yöneten komutanlardan biri olan Alman Generali Liman Von Sanders'in savaş anılarını konu alan "Türkiye'de Beş Yıl" adlı kitabını yayınladı. Cephede Mustafa Kemal Atatürk'le silah arkadaşlığı yapan ve tarihimizde Türk Ordusu’nun Mareşal Liman Paşası olarak ünlenen Von Sanders kitabında, yenilen bir pehlivanın yanlı ve savunmacı üslubuyla değil, önyargısız ve eleştirel bir yaklaşımla olayları ele alıyor ve savaşta yapılan hataları kendi özeleştirisini de vererek tek tek sıralıyor. Dünya tarihinin en önemli dönüm noktasını bu kez kazananların ve tarihçilerin değil, ciğerlerini askerlerinin ölüm kokusuyla dolduran Von Sanders'in perspektifinden okumak isteyenler için Türkiye'de Beş Yıl, eşsiz bir eser niteliğinde... Savaşı sadece yenmek ve yenilmekten ibaret saymayanlar bu kitabı okuduklarında, Osmanlı'yı tarih sahnesinden silen gelişmelerin nasıl yaşandığını ve bu evrenin ilk Dünya Savaşı'nın kaybediliş öyküsünü daha iyi anlayacaklardır.Kitap, Balkan Harbi sonlarından başlar ve bir büyük çöküşle, Birinci Dünya Savaşı yenilgisiyle sona erer. 1913 -1918 arasında Türkiye'de görev yapan Von Sanders, cephede savaşa sürülmüş bir General değildir sadece. Türkiye'ye askerî bir görevle geldiği halde, ister istemez, ülkemizin iç ve dış politikasını ilgilendiren birçok meseleye tanık olmuş önemli ve stratejik bir isimdir de... Önce Sultan Reşat'ı, sonra Sultan Vahdettin'i, Sadrazam Sait Halim Paşa'yı, Talât Paşa'yı, Enver Paşa'yı yakından tanımak fırsatını bulan Von Sanders, Türk Ordusu'nun ünlü kumandanlarıyla, bu arada Mustafa Kemal Paşa ile cephelerde silah arkadaşlığı yapmıştır. General Liman Von Sanders'in gerek kişiler, gerekse olaylar hakkındaki yargıları ve eleştirileri oldukça ilginçtir. Von Sanders, sadece Osmanlı yöneticilerini eleştirmekle kalmıyor, Almanya'nın İstanbul'daki büyükelçilerini de aynı içtenlikle yargılıyor. Bu beş yıllık sürede, gelip geçmiş hemen hiçbir elçiden ve elçilik erkânından memnun değildir. Alman İmparatorluğu'nun çıkarlarına hizmet etmek ve Osmanlı İmparatorluğu Ordusunda yüklendiği görevleri gereğince yapabilmek başlıca kaygısıdır. Onda bu kaygıyı besleyen etkenin, memleketine ve kendi kişiliğine karşı duyduğu saygıdan başka bir şey olmadığı, hatıraların her satırında belli olmaktadır.Tarihî şartlar, Osmanlı Ordusu'nun yeni bir düzene sokulması çabalarını, Prusya askerliğinden yararlanma yönüne zorlamıştır. Bu sebeple, Türkiye'nin Batı ile olan çeşitli ilişkileri arasında Alman askerlik sisteminin ve anlayışının üzerimizdeki etkisi çok önemlidir. Hemen hemen iki yüzyıl süre ile Türkiye'de uzman, danışman ve öğretmen sıfatıyla Alman askerleri bulunmuştur. Ünlü Alman Mareşali Moltke, von der Goltz ve Liman von Sanders bunlar arasında en çok tanınanlarıdır.1756 yılında Von Sanders'in Türkiyeye gelmesiyle başlayan bu ilişki, 1939 yılına kadar sürer. Aynı süre içinde, birçok Türk subayı eğitim amacıyla Almanya'ya gönderilmiştir. Sadrazamlığa, Başkumandanlığı kadar yükselen Ahmet İzzet Paşa, Ali Rıza Paşa, Salih Paşa gibi itibarlı generaller, mareşaller hep Almanya'da okumuş, Alman Ordusunda staj yapmışlardır.Liman von Sanders'in hatıralarını okurken, yalnız geçmiş devri değil, günümüzün şartlarını da daha iyi değerlendirmiş olacağız. Almanlarla en çok içli dışlı olduğumuz, kader birliği yaptığımız yılları bu konularda çok yetkin bir kişinin kaleminden öğreneceğiz.
Liman Von Sanders’in anılarını kendi ağzından duyunca,Osmanlı’nın niye battığını,niye Atatürk’ün ülkeyi silbaştan yaratmak istediğini daha iyi anlıyor insan.İbret alınacak tarihi gerçekler anlatılmış.Mutlaka okunmalı…
Bize kendimizi bir yabancının gözünden anlatan güzel bir kitap,1.dünya savaşının bize öğretilmeyen ama hepimizin bilmemiz gereken yönlerini öğreneceksiniz,
Kitaptan özellikle Gelibolu ve Filistin muharebelerinin, bizzat komutanı gözünden askeri bir hikayesini okuyoruz.Türkiye’yi beş yılda epey tanımış.Kitabı okurken içim titredi. Birkaç adamın, İttihat ve Terakki cuntasının elinde memleketin nasıl heder olup gittiğini görüyoruz.Denizmavi’ye katılmıyorum çünkü Von Sanders Çanakkale muharebesi hakkında sıkça Almanların hiç desteği olmadan birşeyler yapmaya çalıştıklarına vurgu yapmışAyrıca kitapta sıksık çelişkilere rastlıyoruz. Mesela Von Sanders bir tarafta kendi kıtalarının lojistik olarak acınacak halde olduğundan söz ederken birkaç sayfa sonra bir Medine komutanı Fahreddin Paşa’nın aynı şikayetini yersiz buluyor.Öte yandan, kaynağı nedir bilemiyorum ama bize tarih derslerinde okutulan, Gelibolu’da Liman Paşa’nın çıkarma yerini yanlış kestirdiği; az kalsın bu yüzden cephenin düşeceğini fakat Mustafa Kemal’in doğru tahmin ettiği şeklindeki söylentiyle ilgili kitapta tek bir cümle yok.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Çok duygulanarak okudum kesinlikle tavsiye ediyorum
Kitap nasıl bitti anlamıyorsunuz.
Liman Von Sanders’in anılarını kendi ağzından duyunca,Osmanlı’nın niye battığını,niye Atatürk’ün ülkeyi silbaştan yaratmak istediğini daha iyi anlıyor insan.İbret alınacak tarihi gerçekler anlatılmış.Mutlaka okunmalı…
Bize kendimizi bir yabancının gözünden anlatan güzel bir kitap,1.dünya savaşının bize öğretilmeyen ama hepimizin bilmemiz gereken yönlerini öğreneceksiniz,
Kitaptan özellikle Gelibolu ve Filistin muharebelerinin, bizzat komutanı gözünden askeri bir hikayesini okuyoruz.Türkiye’yi beş yılda epey tanımış.Kitabı okurken içim titredi. Birkaç adamın, İttihat ve Terakki cuntasının elinde memleketin nasıl heder olup gittiğini görüyoruz.Denizmavi’ye katılmıyorum çünkü Von Sanders Çanakkale muharebesi hakkında sıkça Almanların hiç desteği olmadan birşeyler yapmaya çalıştıklarına vurgu yapmışAyrıca kitapta sıksık çelişkilere rastlıyoruz. Mesela Von Sanders bir tarafta kendi kıtalarının lojistik olarak acınacak halde olduğundan söz ederken birkaç sayfa sonra bir Medine komutanı Fahreddin Paşa’nın aynı şikayetini yersiz buluyor.Öte yandan, kaynağı nedir bilemiyorum ama bize tarih derslerinde okutulan, Gelibolu’da Liman Paşa’nın çıkarma yerini yanlış kestirdiği; az kalsın bu yüzden cephenin düşeceğini fakat Mustafa Kemal’in doğru tahmin ettiği şeklindeki söylentiyle ilgili kitapta tek bir cümle yok.