Bu çalışmanın odaklandığı üç politik lider, genel hatlarıyla solun kalıcılaşan, nesnelleşen kimlik özellikleriyle özdeşleşmiş isimlerdir. Mustafa Suphi yurtseverliğin, Şefik Hüsnü parti önceliğinin, Behice Boran sosyalizm vurgusunun maya tutmasında ihmal edilemez katkılarıyla anılmalıdırlar.Ancak buraya kadar... Mirasın özeti de aşağı yukarı budur.Eğer solun, tarihin akışı içinde oluşmuş ve gelecek kuşaklara devrolacağı kesin bir geleneği olsaydı, işler daha kolay olurdu. Oysa bizde, geçmişten bir gelenek üretebilmek için, tarihle gelecek arasında ufuk açıcı, tamamlayıcı bir ilişki kurabilmek için, hatta sadece eskiden yaşanmış fragmanları sağlıklı bir kurguya yerleştirebilmek için bile, Nâzım gibi cam kırıklarında uçak hayal etmeye, Bedri Rahmi'nin çağrısındaki gibi en az “üç dil” bilmeye, Attila Jozsef'in dediği gibi “yedi kişilik” yaşamaya ihtiyaç var.
“denememiz gereken, hataları kendi yanlışımız, başarıları kendi kazanımımız olarak yerli yerine yerleştirmek. bunu yapabilmek için bir temel varsayıma ihtiyaç duyuyoruz: tarihimizin bütünü, sahiplenilmeyi hak etmekte, ileriye yürüyüşümüzü besleyecek değerler barındırmaktadır. bu, namuslu ve devrimci nitelik taşıyan bir tarihtir… bu varsayım yoksa, hatası ve başarısıyla “bütünü” sahiplenmek boş laf olarak kalır.”
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
“denememiz gereken, hataları kendi yanlışımız, başarıları kendi kazanımımız olarak yerli yerine yerleştirmek. bunu yapabilmek için bir temel varsayıma ihtiyaç duyuyoruz: tarihimizin bütünü, sahiplenilmeyi hak etmekte, ileriye yürüyüşümüzü besleyecek değerler barındırmaktadır. bu, namuslu ve devrimci nitelik taşıyan bir tarihtir… bu varsayım yoksa, hatası ve başarısıyla “bütünü” sahiplenmek boş laf olarak kalır.”