Tanzimat sonu romancılarından ve fikir adamlarından olan Mizancı Mehmed Murad, bu eserinde, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerindeki sosyal ve bireysel birçok olaya eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.Romanın başkahramanı Mansur Bey'de, yazarın kendi milli ve ahlaki görülerinin yansımasını buluruz. Devlet içinde birçok alanda çöküşün yaşandığı bir dönemde asıl çöküşün kişisel değerler kapsamında, ahlaksal boyutta olduğunu gören Mansur Bey gördüğü yanlışlıları kişisel olarak düzeltmeye çalışır. Ancak tek başına onun yapacakları yaşanan büyük çirkinlikler karşısında etkisiz kalacaktır. "Turfanda mı Turfa mı?" bir imparatorluğun içten içe eriyişinin nedenlerini de ele alan gerçekçi bir roman...
zehra kitap mütalaası sayesinde dünyanın bütün yönlerini öğrenmiş bir hanımdı.bunları takdir etmemek elde değildi. fakat zehra mansur’un hiçbir halini tekdir etmek istemiyordu. yüksek düşüncesi mansur’un birçok hallerini zorla övmekten geri kalmıyordu. diğer taraftan mansur’un doktorluktaki ustalığı mektep derslerindeki başarısı bahusus fukara ve acezenin tedavisi hakkındaki fedakarane gayreti istanbul’da emsalsiz olup dillere düşen muayenehanesi mansur’u hüsn-ü tavsiye ediyordu. yirmi yaşındaki bir çocuk istanbul’da pek fazla ünlenmişti. fatma zehra’nın düşüncelerini kendisinden alınan sözü anlattı. mehmet efendi büyük bir hayter ve sevecenlikle ölüm halinde yatan zehra’nın yüzüne baktı. bu halde yine güzelliği göze çarpıyordu.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
klasik kitaplarımızdan ben beğenerek okumuştum siz de okuyabilirsiniz özellikle lise öğrencileri okusun ki edebiyat dersi için iyi olur…
zehra kitap mütalaası sayesinde dünyanın bütün yönlerini öğrenmiş bir hanımdı.bunları takdir etmemek elde değildi. fakat zehra mansur’un hiçbir halini tekdir etmek istemiyordu. yüksek düşüncesi mansur’un birçok hallerini zorla övmekten geri kalmıyordu. diğer taraftan mansur’un doktorluktaki ustalığı mektep derslerindeki başarısı bahusus fukara ve acezenin tedavisi hakkındaki fedakarane gayreti istanbul’da emsalsiz olup dillere düşen muayenehanesi mansur’u hüsn-ü tavsiye ediyordu. yirmi yaşındaki bir çocuk istanbul’da pek fazla ünlenmişti. fatma zehra’nın düşüncelerini kendisinden alınan sözü anlattı. mehmet efendi büyük bir hayter ve sevecenlikle ölüm halinde yatan zehra’nın yüzüne baktı. bu halde yine güzelliği göze çarpıyordu.