Selâhaddîn-i Eyyûbî, Müslümanların bugünkü düştüğü duruma benzer bir çağda yaşamıştır. Onun yaşadığı dönemde İslâm toprakları parçalanmış, ümmetin birliği bozulmuş, düşmanlar her taraftan ümmeti kuşatmıştı. Buna rağmen Selâhaddîn-i Eyyûbî, tefrika ve zilletin zirve yaptığı birlik ve zaferin mumla arandığı bir dönemde Ümmetin birlik ve beraberliğini sağlayarak “Salâhü’d-dünya ve’d-dîn” lakabına mazhar olmayı hak etmiştir. İşte tam bu noktadan hareketle bugün ki İslâm coğrafyasında yaşanan yüzlerce acı tabloyu tersine çevirmek için Selâhaddîn-i Eyyûbî gibi şahsiyetleri tanımak ve örnek almak her zamankinden daha çok önem arz etmektedir. Zira İslâm düşmanlarının Haçlı zihniyetiyle belli gayeler etrafında İslâm’a karşı birleşip topyekûn savaş açtıkları günümüzde, bu gibi şahsiyetlerin yol göstericiliği de hayatî öneme haizdir. Müslümanların, Haçlılara karşı birlik oluşturmak adına elde edemedikleri başarıyı Selâhaddîn-i Eyyübî tasavvufî kişiliği sayesinde başarmış ve İslâm birliğini bu şekilde sağlamıştır. Mısır’daki ilk hânkâh olma özelliğini taşıyan Sa’idü’s-Sü’ada hânkâhını, bizzat Selâhaddîn-i Eyyûbî tesis etmiştir. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin tasavvufî şahsiyeti ona idarecilikte başarılı bir kişilik kazandırmıştır. Dünyadan, cihad ve siyasetten el etek çekmiş pasif bir sûfî anlayışının olamayacağını düşünen Selâhaddîn-i Eyyûbî, sûfîlerin Haçlılara karşı en ön saflarda savaşmalarını sağlamıştır.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)