“Batı düşüncesi gerek Ortaçağ, gerekse Yeniçağ boyunca hep Kilisenin ekseni etrafında dönmüş durmuştur. Düşünce adamları Ortaçağda, Kilisenin doğrularını rasyonel temellere oturtma, Yeniçağda da kiliseden kurtulma yönünde hamleler yapmakla uğraşmışlardır. Bu hamleler farklı boyutlarda kendini göstermiştir. Kiliseyi reddetmekle birlikte Tanrıyı ve Din’i reddetmeyen eğilim ile her tür dinsel anlayışı toptan reddeden iki eğilim belirmiştir.”Batı felsefe hareketlerini anlamanın yolu biraz da bu hareketleri üreten sosyal şartları ve anlayışları kavramakla mümkün olacaktır. Kant yaşadığı dönemde Kilise paradigmasının sağlıklı bir dinsel anlayıştan uzak olduğunu tespit eder ve diğer dinlerin varlığını da dikkate alarak sağlam bir dinsel anlayış için ortak bir zemin bulmayı ister. Onun bu çerçevede yaşadığı toplumun dinsel anlayışının üstüne çıktığını ve din fenomenine bütüncül bakmayı başardığını söyleyebiliriz.
Çeviriyi açıkcası beğenmedim eserin anlaşılmasını zorlaştırmış.kitabın belirli bölümlerinde bir kelimeyi bir bölümünde eş anlamlısı kullanılmış.Kantın kilisenin anlayışını reddettiği anlaşılıyor.Ayrıca kantın dinin kalbi bir olgu olduğu bireyin içine yerleştirilmiş bir duygu olduğu ve ahlakın inşasında refaransın din olması gerektiği vurgulanıyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kitabı aldım fakat daha okumadım ancak Kant’in din üzerine görüşlerini bilmek gerekir diye düşünüyorum.
Oldukça önemli ve görmezden gelinen bir eser.
Anlamak biraz zor olabilir ama enteresandır.
Felsefe ve din ilişkisini aklın sınırları dahilinde ele alınması takdire şayandır.
Çeviriyi açıkcası beğenmedim eserin anlaşılmasını zorlaştırmış.kitabın belirli bölümlerinde bir kelimeyi bir bölümünde eş anlamlısı kullanılmış.Kantın kilisenin anlayışını reddettiği anlaşılıyor.Ayrıca kantın dinin kalbi bir olgu olduğu bireyin içine yerleştirilmiş bir duygu olduğu ve ahlakın inşasında refaransın din olması gerektiği vurgulanıyor.