Hartvigsen'in evine yerleşmemden epey sonra bir gün mağaza yolunda Mack'ı tanımadığım bir bayanla gördüm. Mavi tilki bir kürk vardı hanımın üzerinde. Fakat sarınmamıştı kürke, önü açıktı, soğuklar geçmişti çünkü. Çoktandır genç, kibar hanımlar görmez olmuştum. Selam verip temiz yüzüne bakınca "Allah bağışlasın!" dedim içimden. Yirmisini bir hayli geçmişe benziyordu, uzun boyluydu, saçları kumraldı, ağzı esmer. Bir kız kardeş gibi baktı bana, alnında masum bir ifade.
Yürürken onu düşündüm, sonradan bu karşılaşmayı kendisine anlatınca: "Rosa'dır," dedi hemen Hartvigsen. "Güzel miydi?"
"Evet."
"Rosa'dır. Demek gelmiş gene."
Merak etmiş görünmek istemedim. "Evet, güzeldi." dedim sadece. "Buralıya benzemiyordu."
(Kitap'tan)
Şimdi yazar nobelli olunca ister istemez çıta yükseliyor. Beklenti artıyor. Daha kitabı okumaya başlayınca bile tarzdan dolayı bir hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. bu kadar kısa cümleler ve bu kadar basit bir anlatım. Belki de tarzı bu ama beklentiyi karşılamıyor. Sonra aceba çeviri olduğu için mi diyecem ama derinliği sağlayan mesela herman hesse nin kitapları da var. demekki çeviri de sorun yok. Tarz farklı tıpkı hemingway gibi kısa cümleler. Oysa kemal tahiri okumak, tanpınarı okumak, tarık buğrayı okumak daha çok zevk veriyor. belki biraz da kahramanın toyluğundan dolayı bu tarz ortaya çıkıyor. çünkü kahramanımız daha yeni 20 sine giriyor ve öğrenci. kendisinden 7 yaş büyük ve evli birine aşık oluyor. Bir yıllık bir sürede bir liman kentinde geçen olaylar anlatılıyor. Bu son ihtimal akla yatkın bütün olay kahramanın ağzından anlatıldığı için onun toyluğu olduğu gibi yazıma aktarılmı. Ama gene de hiç okumamaktansa okunabilir.
Açlık romanı ile sevdim Knut Hamsun’u.Sonra bu kitabını okudum hayal kırıklığına uğradım.Karşılıksız bir sevginin okura ızdırap veren dramını konu ediniyor.Bunun yanında çok farklı kişiliklere bolca yer verilerek kitap iyice sıkıcı hale getirilmiş. Neyse benim düşüncem budur. Bu kitap Açlığın eline su dökemez…
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Şimdi yazar nobelli olunca ister istemez çıta yükseliyor. Beklenti artıyor. Daha kitabı okumaya başlayınca bile tarzdan dolayı bir hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. bu kadar kısa cümleler ve bu kadar basit bir anlatım. Belki de tarzı bu ama beklentiyi karşılamıyor. Sonra aceba çeviri olduğu için mi diyecem ama derinliği sağlayan mesela herman hesse nin kitapları da var. demekki çeviri de sorun yok. Tarz farklı tıpkı hemingway gibi kısa cümleler. Oysa kemal tahiri okumak, tanpınarı okumak, tarık buğrayı okumak daha çok zevk veriyor. belki biraz da kahramanın toyluğundan dolayı bu tarz ortaya çıkıyor. çünkü kahramanımız daha yeni 20 sine giriyor ve öğrenci. kendisinden 7 yaş büyük ve evli birine aşık oluyor. Bir yıllık bir sürede bir liman kentinde geçen olaylar anlatılıyor. Bu son ihtimal akla yatkın bütün olay kahramanın ağzından anlatıldığı için onun toyluğu olduğu gibi yazıma aktarılmı. Ama gene de hiç okumamaktansa okunabilir.
Açlık romanı ile sevdim Knut Hamsun’u.Sonra bu kitabını okudum hayal kırıklığına uğradım.Karşılıksız bir sevginin okura ızdırap veren dramını konu ediniyor.Bunun yanında çok farklı kişiliklere bolca yer verilerek kitap iyice sıkıcı hale getirilmiş. Neyse benim düşüncem budur. Bu kitap Açlığın eline su dökemez…
knut humsun un okuduğum ikinci kitabıydı kitap çok güzeldi ödüle değer bi eser olmuş