'Miço' diye biri... Depremde ve depremle birlikte gelen yangında 'can'larını yitirmiş; kendini yollara vurmuş bir gezgin. Sevgi ve bilgi yüklü aydın bir kişilik... Yüreği sıcak bir başka 'sevgi insanı': Rüstem Kaptan... O da yaralı; ama o da Miço gibi, dayanmayı, direnmeyi yani yaşamayı seçmiş. En büyük desteği karısı, kızı ve oğlu.Yazgıları, bu güzel insanları biraraya getirince; direncin, paylaşımın, dostluğun, insanca yaşamın destanıçıkmış ortaya.
Kitap akıcı bir dille ve yanlışsız bir Türkçe ile yazılmıştır. Ahmet Günbaş, okumayan birçok kişiye karşın Miço’nun ve onun öncülüğünde Boran ile Özlem’in nasıl okumaya yöneldiğini, umulmayan kişilerin nasıl edebiyata yaklaştığını göstermekte ve Rüstem Kaptan’ın mutlu aile ve iş yaşantısını bize anlatmaktadır.
Bir gençlik romanı olarak tanıtılan bu kitap, değişik kişiler, daha doğrusu, aile toplamının romanı sayılabilir. Çok sevdiği denize, bir kaza sonucu uzak düşen Rüstem Kaptan, eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşamaktadır. Kaza sonucu aldığı tazminat ile kentin işlek bir Pazar yerinde, bir kahvehane alıp işletmeye başlar. Açılışı yaptığı ilk gün, bir deprem felaketinde ailesini yitirmiş Murat ile karşılaşır. Murat kahveye uğramıştır. Yersiz yurtsuz olduğunu söyler. Kahvede barınabilmek istediğini söyler. Rüstem Kaptan, onu o gece evinde konuk eder ve ailenin öbür kişileriyle de tanıştırır. Bundan sonra Murat kahvede çalışır ve geceleri de orada yatar. Miço takma adı verilen Murat, başarılı ve sevilen bir kişi olarak çıkar karşımıza. Miço, okumuş ve derinliğine bilgisi olan bir kişidir. Rüstem Kaptan’ın oğlu Boran ve kızı Özlem ondan yararlanır ve onun verdiği kitapları da okurlar. Miço’nun bu bu bilgili durumu çocukları da etkiler. Bunun yanında Boran ile Miço, kahvede bir de kitaplık köşesi kurarlar. Sonra, bir kişi yüzünden Miço, bir gereksiz kovuşturmaya uğrar, kurtulduktan sonra da izini belli etmeden çekip gider
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
umutsuzluğun içinde birbirine umut olan insanlar… keşfedilmemiş bir hayat gibi bu roman.
Kitap akıcı bir dille ve yanlışsız bir Türkçe ile yazılmıştır. Ahmet Günbaş, okumayan birçok kişiye karşın Miço’nun ve onun öncülüğünde Boran ile Özlem’in nasıl okumaya yöneldiğini, umulmayan kişilerin nasıl edebiyata yaklaştığını göstermekte ve Rüstem Kaptan’ın mutlu aile ve iş yaşantısını bize anlatmaktadır.
Bir gençlik romanı olarak tanıtılan bu kitap, değişik kişiler, daha doğrusu, aile toplamının romanı sayılabilir. Çok sevdiği denize, bir kaza sonucu uzak düşen Rüstem Kaptan, eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşamaktadır. Kaza sonucu aldığı tazminat ile kentin işlek bir Pazar yerinde, bir kahvehane alıp işletmeye başlar. Açılışı yaptığı ilk gün, bir deprem felaketinde ailesini yitirmiş Murat ile karşılaşır. Murat kahveye uğramıştır. Yersiz yurtsuz olduğunu söyler. Kahvede barınabilmek istediğini söyler. Rüstem Kaptan, onu o gece evinde konuk eder ve ailenin öbür kişileriyle de tanıştırır. Bundan sonra Murat kahvede çalışır ve geceleri de orada yatar. Miço takma adı verilen Murat, başarılı ve sevilen bir kişi olarak çıkar karşımıza. Miço, okumuş ve derinliğine bilgisi olan bir kişidir. Rüstem Kaptan’ın oğlu Boran ve kızı Özlem ondan yararlanır ve onun verdiği kitapları da okurlar. Miço’nun bu bu bilgili durumu çocukları da etkiler. Bunun yanında Boran ile Miço, kahvede bir de kitaplık köşesi kurarlar. Sonra, bir kişi yüzünden Miço, bir gereksiz kovuşturmaya uğrar, kurtulduktan sonra da izini belli etmeden çekip gider