Herat şehrinde yoksul ve küstah biri yaşar. Bir gün çarşıdan geçerken; cins bir ata binmiş, sırtında atlastan elbiseler, belinde altın kemer olan bir köleye rastlar. Başını göğe kaldırarak:-Allah’ım, kula bakmayı neden bu ihsan sahibi efendiden öğrenmiyorsun, onun kuluna bak, bir de senin kuluna, diyerek dert yanar. Aradan zaman geçer.. Gün gelir, devrin padişahı o iyi giyimli kölelerin efendisine düşman olur. Onun ne kadar kölesi varsa hepsini toplayarak onlara 30 gün 30 gece işkence eder.Gayesi efendilerinin hazinelerinin nerede saklı olduğunu öğrenmektir. Kölelerin hepsi yapılan işkenceden paramparça olurlar fakat efendilerinin sırrını vermezler. Bu sırada küstah ve yoksul adam uyumaktadır. Gaipten kulağına hafif ve dokunaklı bir ses gelir. Bu ses ona:-Ey uyuyan kişi, gel sen de kul nasıl olurmuş öğren, efendileri için can veren bu kölelerden.. (Mesnevi’den, s: 220)
günlük hayatta anlatılan birçok menkıbenin aslında mesnevi’de yazıldığını görmek ilginç. Derin bir felsefeyi hikayelerle somutlaştırmak gerçekten üstün bir zekanın üstesinden gelebileceği bir iş. Bu insan mevlana’dan başkası değil…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
günlük hayatta anlatılan birçok menkıbenin aslında mesnevi’de yazıldığını görmek ilginç. Derin bir felsefeyi hikayelerle somutlaştırmak gerçekten üstün bir zekanın üstesinden gelebileceği bir iş. Bu insan mevlana’dan başkası değil…
mevlanın ibret verici hikayelerinden oluşmuş ,kütüphanenizde bulunması gereken bir kitap.tavsiye ediyorum.