“Birkaç gün içerisinde Hz. Yusuf (a.s.) dikkatleri üzerine çekti ve hapishanenin gündemi oldu. İçeriyi saran karanlığı nuruyla dağıttı. O; sakin ve ölçülüydü, vakar ve sekinet abidesiydi, ahlaklı, mütevazı, şefkatli ve onur sahibiydi. Meşguliyeti ise zikir ve tesbih idi. İşte bu yüzden hapishane halkı ona saygı göstermek zorunda kaldılar, adeta buna mecburdular. Sanki birisi onları Hz. Yusuf’a (a.s.) yönlendiriyordu. Aslında bunların hepsi Yüce Allah’ın takdiriydi. Sonra ne oldu?Hapishanedeki mahkûmlardan iki kişi garip bazı rüyalar gördüler. Bunlardan biri rüyasında şarap sıktığını gördü ki bu rüya onun zihnini meşgul ediyor, düşüncelerini ve hislerini etkiliyordu. Diğeri ise başının üzerinde bir ekmek taşıdığını ve kuşların o ekmeği yediğini gördü. Yüce Allah ikisine de bu konu hakkında Hz. Yusuf’a (a.s.) danışmalarını ilham etti. Rüyalarını şöyle anlatmışlardı: “Biri, ‘Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm’ dedi. Diğeri, ‘Ben de rüyamda başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz’ dedi.” (Yusuf, 36)”
Kitap Yorumları - (0 Yorum)