Küçük Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, siyasal karar ve tartışma merkezlerinin uzağında, Kuvvacı/Millici denilen, ama ne oldukları, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtığı savaşa katılıp katılmamanın vebalini tartarak bir karar verme durumunda kalan insanları anlatır. Asırlarır sadece "halife-i ruyi zemin"in, padişahın açtığı sancağın altında savaşılacağı bilgi ve inancıyla yaşamış taşra insanlarının, halife-padişah çağrısının yokluğunda ve işgal haberleri yayılırken yaşadıkları ikilemlerin, açmaz ve iç çalkantıların, kendileri ve kaderlerine sahip çıkma hakkında yeniden düşünmek zorunda kalışlarının hikayesidir. Tarık Buğra'nın kendi deyişiyle Küçük Ağa, destanlara yakışır bir konuyu ele almasına rağmen, destan değil, gerçekliği anlatan bir romandır. İttihatçıların ve Kuvvacıların değil, inanç ve gelenek kalıtıyla başbaşa, ilk kez kendisi ve kendi adına geleceği için karar vermeye çalışan bir ahalinin "kahraman"ı olduu bir roman. Şimdilerde Küçük Ağa'yı okumak, güncelliğini bir kez daha kazanmış bir öyküyü, sorunsalı yeniden okumak demektir.
Salih karakterinin cepheden bir kolunu kaybetmiş ve yaralı bir şekilde memleketine yani Akşehir’e dönmesi ile başlayan kitap o dönemi tüm çıplaklığı ile anlatıyor desem yeridir.
Kurtuluş savaşı ve mücadele dönemine halkın içinden, halkın gözünden bir bakış. Çok kaliteli bir yaklaşım ve akıcı bir anlatım. Kesinlikle tavsiye olunur.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Her şeyi ile mükemmel bir eser.
Salih karakterinin cepheden bir kolunu kaybetmiş ve yaralı bir şekilde memleketine yani Akşehir’e dönmesi ile başlayan kitap o dönemi tüm çıplaklığı ile anlatıyor desem yeridir.
Kurtuluş savaşı ve mücadele dönemine halkın içinden, halkın gözünden bir bakış. Çok kaliteli bir yaklaşım ve akıcı bir anlatım. Kesinlikle tavsiye olunur.
tekrar tekrar okutturur kendini bu kitap.
Ailemizle birlikte okuyup faydalanbilecegimiz muhtesem bir kitap