Kant'ın doğa ve özgürlük, zorunluluk ve amaçlılık, teorik akıl ve pratik akıl şeklinde bölünmüş felsefi sistemini birlik ve bütünlüğüne kavuşturan üçüncü eleştirisi, 'Yargıgücünün eleştirisi'dir. Bu bütünleyici halkanın kendisine dayandığı sentez ilkesi 'güzeli duyumsama yetisi'dir ve böyle olmakla da, 'Yargıgücünün Eleştirisi', aynı zamanda estetiğin ilk sistematik kuruluşunu kendisine borçlu olduğumuz bir eserdir. Estetik fenomenlerin spesifik belirlenimini öne koyan bu çalışmada, bu bakımdan, daha çok Kant'ın 'ilgiden bağımsız hoşlanma', 'amaçsız amaçlılık' ve 'deha' gibi kendi sistematik bağlamını aşan kategorileri üzerinde durulmuş ve böylelikle de her estetik teori için bir 'temel' sağlanmasına çalışılmıştır.
Kant’a göre estetik, estetik deneyim üzerine teorik nitelikte bir düşünümdür. Kant estetik elanda yapmış olduğu bu çalışmalarıyla estetiğin ilk sistematik olarak kurulmasını sağlamıştır ve doğadaki, sanatçıdaki estetik anlayışlarını sorgulamış, buna bağlı olarak insanların birey olarak güzel diye niteledikleri şeyleri incelemiştir. Beğeni kavramını ele almıştır. Beğeninin bireyden bireye değişiklikler gösterdiğinin altını çizerek herkesçe kabul edilebilecek olan estetik bir yargının temelinde beğeninin olmaması gerektiğini ortaya koymuştur.Kritik aklın eleştirisi adlı eserinde estetik alanı iyice değerlendirmiş olduğu görülür. Bu değerlendirme içerisinde doğaya hayran kalmak yani doğanın yüceliği karşısında insanın nutkunun tutulması gibi durumları değerlendirmiştir.Estetik alanda yapmış olduğu bu kapsamlı çalışmalarıyla insanın estetik yönde aydınlanmasını sağlamıştır. Bunu da sanatçıların ne kadar çok doğadaki o muhteşem yüceliğe yakın olursa o kadar etkileyici ve güzel olabileceklerini söylemiştir. Bunu eserinin birkaç yerinde vurgulamış olduğu piramitlerden ve Avrupa’da bulunan büyük sanat eseri niteliği taşıyan insan eliyle yapılmış kiliseleri örnek vermesinden anlayabiliriz.Kant bu estetik tanımlamasında çok kimsenin kolay kolay içinden çıkamayacağı tanımlamaları ortaya koymuş olduğu görülmektedir. Kant ise bu estetik alanı bir hoşlanmayla açıklar. Kendi sisteminde ortaya koymuş olduğu numen ve fenomen alan arasında ki yere estetik alanı yerleştirmektedir. Kant’a göre estetik kişiden kişiye değişen bir yapıdadır. Kant estetik anlayışıyla birazda olsa faydacı dünyanın sınırlarını kırıp insanın içinde var olan ve özgür olduğunda yansıtabileceği insani yönünü ortaya koyabilmesi için bir çabasını da ortaya koymuş olurKant bu açıdan sadece belli alanların yani numen ve fenomen gibi alanların insan için yeterli olmadığını ve insanın kendisini ortaya koyabileceği bir alanında mevcut olduğunu gösterme eğiliminin bir sonucu olarak estetik alanının ortaya çıkmış olabileceğini düşünüyorum.Kant’ın bu faydacı dünya anlayışı karşısında; insanın, kendi içine seslenip bunu yansıtabilmesinin mümkün olduğunu gösteren bir alanın var olduğunu ve faydanın dışında güzel, beğeni, hoşlanma gibi kavramlardan oluşan bir alanın olduğunu göstermeye çalışması günümüz dünyasının hatırlanması gereken bir düşüncesi olduğunu söyleyebilirim.Bu alanda Kant’ın karmaşık gibi görünen estetik alanını iyi şekilde ele alan ve eser haline getiren Taylan ALTUĞ’a Türk eğitimine verdiği bu katkısından dolayı teşekkür ederim.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Taylan Altuğ’un kaleminden çıkmış çok nitelikli bir kitap. Kant’ın kavramlarını anlamak için harika bir temel kitap.
Kant’a göre estetik, estetik deneyim üzerine teorik nitelikte bir düşünümdür. Kant estetik elanda yapmış olduğu bu çalışmalarıyla estetiğin ilk sistematik olarak kurulmasını sağlamıştır ve doğadaki, sanatçıdaki estetik anlayışlarını sorgulamış, buna bağlı olarak insanların birey olarak güzel diye niteledikleri şeyleri incelemiştir. Beğeni kavramını ele almıştır. Beğeninin bireyden bireye değişiklikler gösterdiğinin altını çizerek herkesçe kabul edilebilecek olan estetik bir yargının temelinde beğeninin olmaması gerektiğini ortaya koymuştur.Kritik aklın eleştirisi adlı eserinde estetik alanı iyice değerlendirmiş olduğu görülür. Bu değerlendirme içerisinde doğaya hayran kalmak yani doğanın yüceliği karşısında insanın nutkunun tutulması gibi durumları değerlendirmiştir.Estetik alanda yapmış olduğu bu kapsamlı çalışmalarıyla insanın estetik yönde aydınlanmasını sağlamıştır. Bunu da sanatçıların ne kadar çok doğadaki o muhteşem yüceliğe yakın olursa o kadar etkileyici ve güzel olabileceklerini söylemiştir. Bunu eserinin birkaç yerinde vurgulamış olduğu piramitlerden ve Avrupa’da bulunan büyük sanat eseri niteliği taşıyan insan eliyle yapılmış kiliseleri örnek vermesinden anlayabiliriz.Kant bu estetik tanımlamasında çok kimsenin kolay kolay içinden çıkamayacağı tanımlamaları ortaya koymuş olduğu görülmektedir. Kant ise bu estetik alanı bir hoşlanmayla açıklar. Kendi sisteminde ortaya koymuş olduğu numen ve fenomen alan arasında ki yere estetik alanı yerleştirmektedir. Kant’a göre estetik kişiden kişiye değişen bir yapıdadır. Kant estetik anlayışıyla birazda olsa faydacı dünyanın sınırlarını kırıp insanın içinde var olan ve özgür olduğunda yansıtabileceği insani yönünü ortaya koyabilmesi için bir çabasını da ortaya koymuş olurKant bu açıdan sadece belli alanların yani numen ve fenomen gibi alanların insan için yeterli olmadığını ve insanın kendisini ortaya koyabileceği bir alanında mevcut olduğunu gösterme eğiliminin bir sonucu olarak estetik alanının ortaya çıkmış olabileceğini düşünüyorum.Kant’ın bu faydacı dünya anlayışı karşısında; insanın, kendi içine seslenip bunu yansıtabilmesinin mümkün olduğunu gösteren bir alanın var olduğunu ve faydanın dışında güzel, beğeni, hoşlanma gibi kavramlardan oluşan bir alanın olduğunu göstermeye çalışması günümüz dünyasının hatırlanması gereken bir düşüncesi olduğunu söyleyebilirim.Bu alanda Kant’ın karmaşık gibi görünen estetik alanını iyi şekilde ele alan ve eser haline getiren Taylan ALTUĞ’a Türk eğitimine verdiği bu katkısından dolayı teşekkür ederim.