İslam ve Şiddet Siyasi, Tarihi, Dini ve Kültürel Boyutlarıyla
Tanıtım Bülteni
Müslümanların akıl ve feraset ürünü olarak bir barış ve huzur ortamı kuracak ve koruyacak yeteri kadar sebebi var. Kurda kuşa yem olmamak için barışa ihtiyaçları var. Bırakın bir mezhep çatışmasını önlemeyi, dinler arasındaki husumeti kaldırıp hoşgörüyü yerleştirmek için bile yeterli bu birikim. Bu birikim bütün dinleri ihata ediyor. Kudüs, geçmişin tozundan toprağından sıyrılıp bütün dünyada gerçekleşecek barışı ve huzuru arıyor. Haksız ve acımasız bir işgal altında iken, o huzurlu geçmişi ile yaşadığı tezadı anlatıyor. Kudüs, yeniden inşa edilmeyi bekliyor; hem de dünya çapında. Bu kitap, inançlarına sarılarak barışı arayanlara Türkiye´nin söyleyeceklerinin özetidir. Değişik disiplinlerden, tefekkür zincirlerinden geçmiş kalemler İslâmiyet´e yapılan terör ithamını masaya yatırmakta ve analiz etmektedir. Öfkenin eseri olan şiddetin panzehiri sabırdır. Sabır ancak akıl ve tefekkürle mücehhez olursa, teslimiyeti de içeren bir zillete doğru yol almaktan kurtulur. Teslim olmak yerine teslim alır. Bir medeniyet inşasına girişmeliyiz. Şiddetin tüketen, yok eden fasit dairesinden Müslüman halkları çekip çıkartmak başka türlü mümkün değil.
“İslam” ile “Şiddet” kelimelerinin özellikle Batı dünyasında nasıl birlikte anılmaya başlandığını, özellikle de 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren “Müslüman” ve “Terörist” kelimelerinin aynı anlamda kullanılır hale nasıl getirilip, “İslamofobi” denen başka bir kavramla dünya barışına en çok katkı sağlayan Müslümanları, kendilerinden korkulan, başkalarına yaşam hakkı tanımayan ve cihat diye dünyayı kana bulayan terör yanlısı” insanlar olarak tanınıyor olmasını birçok akademisyen, araştırmacı ve yazarların kaleminden makalelerle geniş bir çerçevede ele alan derli-toplu ve farkındalık oluşturacak bir kitaptır.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
türköne hoca”nın çok güzel bir kitabı. çeşitli uzman görüşlerini içeriyor
“İslam” ile “Şiddet” kelimelerinin özellikle Batı dünyasında nasıl birlikte anılmaya başlandığını, özellikle de 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren “Müslüman” ve “Terörist” kelimelerinin aynı anlamda kullanılır hale nasıl getirilip, “İslamofobi” denen başka bir kavramla dünya barışına en çok katkı sağlayan Müslümanları, kendilerinden korkulan, başkalarına yaşam hakkı tanımayan ve cihat diye dünyayı kana bulayan terör yanlısı” insanlar olarak tanınıyor olmasını birçok akademisyen, araştırmacı ve yazarların kaleminden makalelerle geniş bir çerçevede ele alan derli-toplu ve farkındalık oluşturacak bir kitaptır.