Müslüman bir ailenin çocuğu olarak, Müslüman bir toplumda yetişmesinin yanı sıra Hz. Peygamber’in eşi olması Hz. Âişe’ye Kur’an’ı anlama ve açıklamada gerekli donanımı elde edebileceği bir ortam hazırlamıştır. Rasûlullah’ın yanında yetişen ve ona en yakın kişi olan Hz. Âişe, Hz. Peygamber’in vefatından sonraki yarım asra yakın ömründe Müslüman toplumda hemen pek çok alanda önemli roller üstlenmiştir. Özelikle de Hz. Muhammed (a.s.)’le olan beraberliğinin kazandırdığı Sünnet bilgisi onda ön plana çıkarak gerek Kur’an tefsirinde gerekse diğer İslâmî ilimlerde bu bilgisini vazgeçilmez bir unsur olarak kullanmıştır. İşte biz de çalışmamızda Taberî Tefsiri’nde yer alan rivâyetlerden yola çıkarak Hz. Âişe’nin tefsir yönünü inceleyip onun hem Kur’an tefsirindeki yerini hem de bir müfessir olarak kullanmış olduğu metotları tespit etmeye gayret ettik. Hz. Âişe’nin Taberî Tefsiri’nde geçen bütün rivâyetleri incelendiğinde, Kur’an’ı yorumlamada, Kur’an, Sünnet, içtihat, kırâat vb. geleneksel metotları kullandığını görmekteyiz. O, bütün bu unsurları kullanmak suretiyle, Kur’an’ı açıklama ve yorumlamada tek bir kaynakla yola çıkılmaması gerektiği, aksi takdirde bu faaliyetlerin doğru olarak yürütülemeyeceği ve doğru bir Kur’an algısına ulaşılamayacağı mesajını vermektedir.Onun birçok rivâyetindeki ortak nokta Hz. Peygamber’e ayetler hakkında çok soru sormasıdır. Kur’an’ın doğru anlaşılması, anlamı doğru olarak ortaya çıkaracak suallere bağlıdır. Biz, Hz. Âişe’nin sorularının arka planında, bu gerçeğin olduğu kanaatine vardık. Kur’an’ı anlama ve yorumlama faaliyetinde bulunanlar da, Kur’an’ın ne söylediği, kime, niçin ve ne zaman söylediği gibi bir takım sorulara cevap aramalı ve bu sorulardan hareketle sonuca ulaşmaya çalışmalıdır.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Kaleminize sağlık hocam. Mutlaka okunması gereken bir kitap…