Öykü tadındaki denemeleriyle yazarlık serüveninde gün geçtikçe çıtayı yükselten Selvigül Kandoğmuş Şahin, Aralık 2011’de Bengisu Yayınlarından çıkan “Hızırla Yolculuk” eseriyle okurlarına merhaba dedi. Sürükleyici bir dil ve üsluba sahip eser; Hz Musa’nın adımladığı hakikat ve bilgelik yolunda bir muştu gibi zor anlarda yardımına koşan “Hızır”dan alıyor adını. Yazar tıpkı bir Musa gibi uğradığı her durakta Hızır’dan bir nüsha bırakıyor ve Hızırlaşarak yola revan oluyor. İslam coğrafyasında gezdiği gördüğü, yaşadığı hatıratları kâh günlük, kâh deneme, kâh öykü diliyle dostlarıyla paylaşıyor ve yolunu aydınlatan nur tabelalarından örneklemelerde bulunuyor.Birinci bölüm hac günlüklerinden oluşuyor. Yaratılan sayısınca yaratana varan yollar misali, her haccın da özel olduğuna tanık oldum bu eserin ilk denemelerinde. Hac boyunca yapılan bütün ritüeller aynı olmakla birlikte yaşanan duygular, yüklenen manalar, tutulan dilekler yaratılmışlar sayısı kadar sanki. Hz. İbrahim, Hz. Hacer, Hz. İsmail bu evrensel sahnede rol modelleri. Her hacı da bir oyuncu. Tek kişilik tiyatroda bütün çaba mebrur bir hac. Yüce dergahta kabul olunmuş dualarla akıyor mahşer kalabalığı. Özgürlük evi Kabe, Mina, Arafat, Müzdelife öykü tadındaki denemelerle okuyucuya sunuluyor bu ilk bölümde. “Tavaf” ve “say” ise zarfın mazrufu olarak kabul edilmeli okuyucu cenahında. “Ölüme uçan ak kelebeklerin” ruh halleri okuyucunun yüreğine çarpıyor bu kutlu seferde.Kudüs yüklü sayfalarda; samimiyet ve içtenliğin yoğrulduğu kelimeler harmanlanıyor mü’min yüreklerde. Bir Ramazan berraklığında başlayan Kudüs yolculuğu, bayram serinliğiyle son buluyor. Yazmakla yaşamak arasında gelgitler yaşayan yazar, sonunda yazmanın da bir yaşamak olduğu hissiyatıyla gönlünü açıyor okuyucuya. Aslında sadece bu bölümde değil, eser boyunca yazmakla yaşamak arasındaki ince çizgiye bir kuyumcu hassasiyetiyle riayet etmeye çalışıyor yazar. El- Halil’de, Batı Şeria’da, Beyt’ül Lahim’de, Zeytin Dağı’nda, Kudüs’te, Eriha’da Müslüman yüreklerin dünyaya meydan okuyan kavi imanlarını yüreğimize taşıyor. Mavi Marmara ile bir muştu gibi uzanıyor çelik yürekler Filistin’e. Kısacası öznel Kudüs günlüğünde evrensel bir fotoğraf avuçlarımızda kalıyor: Kudüs mahzun, Gazze üşüyor!…İkinci bölüm daha çok özlemlerin kelimelere yansıması gibi geldi bana. Delişmen baharların özlemi… Sezai Karakoç’la dua makamında yitik cennet arayışları… Ya da Raid Salah’la İsra yolculuğu… Yani yürek seferi. Vahyin kardeşliğine özlemle şahitli zamanlarda amel çetelesi tutuluyor adeta. Yazar “Çürük bir söz müdür yazdıklarım?” diye sorarken yaşadıkları ile yazdıklarını yüzleştiriyor bir bakıma. “Yaşamak mı? Yazmak mı?” ikilemine açık bir kapı bırakıyor. En iyisi yaşayarak yazmak…
Üç bölüm halinde bir araya getirilen anlatı tadında denemeler. Fotoğraflarla desteklenmiş birinci bölümde “Hızır’la Yolculuk”a dönüşen hac yolculuğu. Üçüncü bölümde Mehmet Akif, Ali Ulvi Kurucu… Zevkle okudum. Yazarın eline, diline, yüreğine sağlık.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Bende okudum begendim.çok güzel bir anlatımla yazılmış.
Üç bölüm halinde bir araya getirilen anlatı tadında denemeler. Fotoğraflarla desteklenmiş birinci bölümde “Hızır’la Yolculuk”a dönüşen hac yolculuğu. Üçüncü bölümde Mehmet Akif, Ali Ulvi Kurucu… Zevkle okudum. Yazarın eline, diline, yüreğine sağlık.