Menâkıpnâme, iki açıdan çok önemlidir: Birincisi, kültür tarihi açısından önemlidir: yazıldıgı dönem Istanbul’unu ve Istanbul’un gündelik hayatını canlı olarak ortaya koymaktadır. Eser, bir sûfînin gönül penceresinden Istanbul’un temasâsıdır, denilebilir. Ibrahim Çelebi, bir ayagı Ünsî’nin tekkesiyle kendi evinde, bir ayagı da çarsıda ve insanlar içinde olan, tasavvufu hazmetmis bir gönül ve kalem erbâbıdır. Ikincisi, tasavvuf tarihinde en önemli ekollerden birisi olan Halvetiyye mesleginin Anadolu’da XVI. Asırda nes’et eden ana kollarından birisi de, Sabâniyye subesidir. Bu sube, Sabân-ı Velî tarafından tesis edilmistir. Gerek kurucu Pîr’in, gerekse sonradan gelen silsileye mensup azîzlerin, ilâhî askı ve vücûd birligini esas alan felsefeleri, halvetten hoslanmaları ve münzevî hayatları sebebiyle, bu ekolde silsileye ve erkâna ait bilgiler bir Mevlevîlik ve Bektasîlik’te oldugu gibi yazılı kaynaklara pek fazla aktarılmamıstır. Durum böyle olunca, söz konusu meslege mensup kisilerin kültür tarihimizdeki yerlerini arastırırken yazılı belgelerin önemi bir kat daha artmaktadır. Iste, erkânın kurucusu Sabân-ı Velî’nin vefâtından hemen hemen bir asır sonra irsâda gelen Hasan Ünsî’nin hayatı etrafında kaleme alınan bu menâkıbnâmenin en mühim özelliklerinden birisi de, sözkonusu bir asırlık dönemle ilgili bazı boslukları kapatmıs olmasıdır. Kanaatimizce bu menâkıbnâme, tasavvuf tarihinde, “Sabâniyye” hakkındaki arastırmalara önemli katkılarda bulunacaktır.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)