Maxim Gorki’nin ayrılmaz bir bütün oluş-turan üç özyaşam öyküsü romanı, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarına olduğu kadar 19. yüzyılın bitiminde Rus küçük burjuva katmanlarının hayatına da alabildiğine nesnel bir ayna tutar. Büyük kentlerin uzağında, dünyaları küçük, hayata yönelik talepleri ve ihtiyaçları sınırlı, basit, dini inanç ile batıl inancın karışımından oluşmuş bir tutuculu-ğun zemininde ayakta durmak için çalışan bu insanların arasında varolma ve oradan çıkışın öyküsü, Gorki üçlemesinin de kaynağını oluşturur. Ekmeğimi Kazanırken, yazarın henüz bir çocukken dış dünyayı tanımaya ve hayata çok zor şartlarda tutunmaya çalışan insanların mücadelelerine tanık olma sürecini anlatır. Yazarın, ninesinin koruyuculuğu ile dış dünyanın acımasızlığı arasında gidip geldiği bu yıllarda, hayatının ikinci bir sığınağı da uzak akrabalarından bir mimarın yanıdır.
Gorki, fırıncı çırakçılığı yaptığı yıllarında, Tolstoy’un bir hikayesini okurken öylesine kendinden geçer ki acaba kağıdın içinde büyülü bir şey mi var, diye havaya kaldırır bakar. Tabi beyaz sayfa üzerinde siyah harflerden başka bir şey göremez, frıncı çırağını etkileyen şey o beyaz sayfa üzerindeki yazılı kara harflerden başka bir şey değildir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Gorki’nin özyaşam öykülerinden biri, tavsiye ederim..
Gorki, fırıncı çırakçılığı yaptığı yıllarında, Tolstoy’un bir hikayesini okurken öylesine kendinden geçer ki acaba kağıdın içinde büyülü bir şey mi var, diye havaya kaldırır bakar. Tabi beyaz sayfa üzerinde siyah harflerden başka bir şey göremez, frıncı çırağını etkileyen şey o beyaz sayfa üzerindeki yazılı kara harflerden başka bir şey değildir.