Öylece koşuşturup dururken kırlarda, hayatın lezzeti içinde, aniden sıçrar geçersin, farkında mısın, boynunu bükmüş bir çiçek seslenir, ‘dikkat et, üzerime basacaksın!’, ah yavrucak, kim korkuttu seni, kimler çiğnedi, acımasız, farkında değil misin, pek de değil… Durakalırsın, şaşakalır… ‘Bana mı dedi?’. Geçip gidersin az sonra, belki, lakayt. Eskimiş bir ağaç çağırır seni, ‘gel, biraz gölgelen, sırtını yasla bana, korkma!’, öylece vaz geçersin koşuşturup durmaktan. Hayat da böyledir, sırtını sağlama almaya bak… Öyle yaptım. Oturdum, koltuğuma, taht sanki… Belki de bağdaş kurdum halımın üzerine, bir uçan halı… İşte şimdi başlıyordu… Ömre karşı kaybetmiştim ama hayatımı kazanmış, canlı, dip diri… Yenilgi veya yengi yoktu. Kaybeden veya kazanan olmazdı dünyada.Ne olacaksa, öylesine, bir günde oluverirdi, öylesine bir masal, öylesine bir hikâye.Her şey öylesine olup biterdi, öylesine gelip geçer… Öyle bir Hazan ve beklenen bir Bahar…Öylesine…
Kitap Yorumları - (0 Yorum)