‘‘Kapat’’ deyince adam hemen kapağı üzerime kapattı. Aynı anda araba tekrar yoluna devam etti. Girdiğim çukurda kendimi ne sağa ne de sola çevirebiliyordum. İçinde öylesine iki büklüm olmuş durmuştum. Bu da yetmiyormuş gibi, egzozdan çıkan dumandan neredeyse boğuluyordum. Korkudan adamı da çağıramadım. Çağırsaydım da zaten sesimi duymayacaktı. Ben bu girdapların içinde dalıp giderken arabanın birden durması ile çukurun içinde irkildim. Tak tuk sesler geldiyse de ne bir şey anlaşılıyor, ne de doğru dürüst duyuluyordu. Ardından araba tekrar hareket etti. Yaklaşık yirmi dakika gittikten sonra bir daha durdu. İçinde olduğum derin kaygı, korku dolu anlara rağmen, halen de soğukkanlılığımı koruyordum. Araba tam durup motoru kapattıktan sonra, üzerimde kapalı olan kapağın açılma sesleriyle birlikte hemen kendimi toparladım. Adamın, ‘‘Abi iyi misin’’ sesiyle derin bir nefes aldım. Kapağı iyice açtıktan sonra, ‘‘Ver elini bana! Hadi hoppala. Çık bakalım şuradan!’’ demesiyle o anda sanki dünyalar benim oldu. Neredeyse o tenha, karanlık gecede, çığlıklar atarcasına, ‘‘Yaşasın, kutuldummm!’’ diye sevinçten uçar gibi oldum. O anda mutlu olduğum kadar, hayatımda belki de şimdiye kadar mutlu olmamış, sevinmemiştim.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)