ORTA ÇAĞ’IN EN İYİ GİZLENMİŞ SIRRI “1313 yılında Paris’te, Andreas Saint-Loup adında kimsesiz bir adam yaşıyordu. Başkentte onunla aynı meslekten pek çok kişi bulunmasına rağmen herkes ona Eczacı derdi. Hak edilmiş bir lakaptı bu, çünkü içlerinde hem en ünlüsü oydu, hem de şehirde ve belki de tüm ülkede bulup bulabileceğiniz en gizemli iksir, merhem, ilaç ve kürleri o hazırlardı.” Andreas bir ocak günü evinde varlığını kendisinin ve diğer herkesin unuttuğu bir oda keşfetti. Kısa bir araştırmadan sonra ise burada hayatını paylaştığı birinin yaşadığını, sonra da bu gizemli kişinin bir şekilde hem evden hem anılarından kaybolduğunu öğrendi. Tekinsiz düşmanlar tarafından takip edilen, Fransa Kralı Yakışıklı Philippe tarafından sapkınlıkla suçlanan ve Baş Engizisyoncu tarafından aranan Saint-Loup kendi geçmişini yeniden hatırlamak için Paris’ten Compostela’ya, oradan ise Sina Dağı’na uzanan bir yolculuğa çıkmak zorunda kaldı. Üstelik bu yolculuk sonunda kendisinin de ortadan kaybolması pahasına... Felsefi masal ile ezoterik gerilim arasında gidip gelen anlatısıyla Eczacı, Orta Çağ’ın gizemlerine ve insan ruhunun derinliklerine doğru katedilen baş döndürücü bir yolun hikâyesi. “Artık bizim de bir Umberto Eco’muz var. Kitabın başkahramanı Eczacı ise etten kemikten bir insan gibi. Onun hikâyesi hem ruhumuza hem zihnimize iyi gelecek.”Les Échos
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Klasik tadında,okuması zevkli harika bir romandı. Tarihi bir kitap olarak o devirle iligi pek çok şey de öğrendim.
Arkadaşım tavsiye etti ıyikide okudum
sayfa sayısı ne olursa olsun akıcılığı ile kendini okutuyor
akıcı olması ve okurken mesleğimden bazı bilgilerin 14. yy da da kullanıldığını bilmek ilginç bir deneyim oldu.
Sayfa sayısı çok olsa bile konusuyla kendini hemen okutan bir kitap