Londralı Matthew Palmer, babasından miras kalan eski evi araştırırken, evin eski sahibinin 16. yüzyılda yaşamış matematikçi, astrolog, simyacı ve kara büyücü Doktor Dee olduğunu öğrenir. Ama asıl dehşeti, babasının ve kendisinin aslında kim olduklarını öğrendiğinde yaşayacaktır...Dickens'dan bu yana hiçbir romancı Londra'yı Peter Ackroyd kadar güçlü anlatamadı. Ackroyd, başrolü yine Londra'ya verdiği Doktor Dee'nin Evi'nde, bu muazzam, soğuk ve gizemli kentin her ayrıntısını yetkinlikle kavrayıp aktarıyor.
Gerek İngiltere’ye ve İngiliz yazarlarına olan ilgim gerek simya, büyücülük konularına olan ilgim beni kitabı okumaya iten nedenlerimdi ve sonuç, iyiki okumuşum diyorum.
Bu roman uzun zamandır okuduğum müthiş sürükleyici ve yepyeni başlangıçlarla dolu bir roman. Yalnız olmak, bencil olmak, ileri olmak, dışlanmış olmak, mutlu olmak, şaşkın olmak, çaresiz olmak, farklı olmak vs vs. gibi bir sürü olmak arasında sıkışmış insanların kesişen hikayelerini anlatıyor. Peter Ackroyd müthiş bir birikim, Dr. Dee zaten efsane bir karakter, roman da çok iyi yazılmış ve bitmesini istemeyerek okuyorsunuz. Beni bir adım öteye götüren bir roman oldu diyemiyeceğim, bir adım öteye uçurdu…
geçmişle bugün arasında anlatımlarla gelip giden bir roman. geçişler bazen o kadar beklenmedik bir anda oluyor ki şimdi hagi zamandayız diye durmam gerekti. açıkçası ben etkili bir Londra anlatımı göremedim. kitabın okurken Lontrayı bilmesem de aklımda şehre ilişkin bir imaj oluşması gerekirdi (ki hayali olan anlatımlarda bile keskin görüntüler oluşturulabilir) ancak böyle bir imaj oluşmadı. karakterlerin ne kişilikleri ne de sonda olanlarla ilgili kesin bir fikir geliştiremedim. ama kitabı okurken sıkıldım mı belki ilk başlarda biraz. onun dışında hayal mi ruh mu halisünasyon mu derken baktım ki kitap bitmiş.
Kitap, bölümler halinde yazılmış. Genel olarak bir bölüm 1500’lerde Dr John Dee’nin başından geçenleri anlatırken, bir sonraki bölüm Dr Dee’nin günümüz Londra’sında yaşayan “torun”unun babasından miras kalan ev ile Dr Dee bağlantısını çözmeye çalışmasını anlatıyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Merak uyandırıcı biraz gizemli bir başlangıç yaptık umarım devamı da iyidir
Gerek İngiltere’ye ve İngiliz yazarlarına olan ilgim gerek simya, büyücülük konularına olan ilgim beni kitabı okumaya iten nedenlerimdi ve sonuç, iyiki okumuşum diyorum.
Bu roman uzun zamandır okuduğum müthiş sürükleyici ve yepyeni başlangıçlarla dolu bir roman. Yalnız olmak, bencil olmak, ileri olmak, dışlanmış olmak, mutlu olmak, şaşkın olmak, çaresiz olmak, farklı olmak vs vs. gibi bir sürü olmak arasında sıkışmış insanların kesişen hikayelerini anlatıyor. Peter Ackroyd müthiş bir birikim, Dr. Dee zaten efsane bir karakter, roman da çok iyi yazılmış ve bitmesini istemeyerek okuyorsunuz. Beni bir adım öteye götüren bir roman oldu diyemiyeceğim, bir adım öteye uçurdu…
geçmişle bugün arasında anlatımlarla gelip giden bir roman. geçişler bazen o kadar beklenmedik bir anda oluyor ki şimdi hagi zamandayız diye durmam gerekti. açıkçası ben etkili bir Londra anlatımı göremedim. kitabın okurken Lontrayı bilmesem de aklımda şehre ilişkin bir imaj oluşması gerekirdi (ki hayali olan anlatımlarda bile keskin görüntüler oluşturulabilir) ancak böyle bir imaj oluşmadı. karakterlerin ne kişilikleri ne de sonda olanlarla ilgili kesin bir fikir geliştiremedim. ama kitabı okurken sıkıldım mı belki ilk başlarda biraz. onun dışında hayal mi ruh mu halisünasyon mu derken baktım ki kitap bitmiş.
Kitap, bölümler halinde yazılmış. Genel olarak bir bölüm 1500’lerde Dr John Dee’nin başından geçenleri anlatırken, bir sonraki bölüm Dr Dee’nin günümüz Londra’sında yaşayan “torun”unun babasından miras kalan ev ile Dr Dee bağlantısını çözmeye çalışmasını anlatıyor.