Hüseyin Kıran, uzak zamanlarda ve uzak ülkelerin birinde bir ceza memurunun Efendiler’ince elçi olarak yetkilendirilerek bilmediği yollara, bilmediği dünyalara düşmesini anlatıyor Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’da. Küçük adamdan nasıl kolaylıkla bir “büyük adam” çıktığına, fermanı götüreceği yeri bile bilmeyen Elçi Yakup’un kişiliğindeki ve dilindeki değişime, gücü tanımayanın onu ele geçirdiğinde dönüştüğü muktedire yol arkadaşlığı ettiriyor. Karanlık artarak birikiyor dağ yolunda, düz ovada, surların içinde, surların ardında... Karanlık ete kemiğe bürünüp yanımıza kuruluyor. Anlatılanlar uzak zamanlar, uzak ülkeler olmaktan çıkıyor. Hüseyin Kıran’dan alegoriden kurduğu dünyayla gerçekliğe kafa tutan, kullandığı dille hem mevcudu güçlendiren hem de yenisini “icat eden” çarpıcı bir metin daha.
Yazar kitabıyla farklı bir yere götürmüş insanı, ne olduğunu tam olarak anlayamadığım yerler oldu; bitirdiğim halde hala merak ettiğim kimi noktalar var kitapta.
Arkasını okuduğum zaman oldukça merak ettim ancak okumaya başladıktan sonra hitaplar, hitaplar boğulma noktasına getirdi beni.Belki edebi olmaya çalışmış olabilir yazar ancak bu defa okuyucu elinde tutma konusunda başarısız kalmış bence… Ben pek beğenemedim doğrusu 🙁
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bir elcinin kendiyle yanliz kaldigi gunler icindeki zihinsel degisimi yansitilmis. Kitabi okurken acaba hepimiz boyle miyiz diye dusunmekten kendimi alamadim.
hüseyin kıran farklı bil katmıştır edebiyetımıza
Yazar kitabıyla farklı bir yere götürmüş insanı, ne olduğunu tam olarak anlayamadığım yerler oldu; bitirdiğim halde hala merak ettiğim kimi noktalar var kitapta.
Arkasını okuduğum zaman oldukça merak ettim ancak okumaya başladıktan sonra hitaplar, hitaplar boğulma noktasına getirdi beni.Belki edebi olmaya çalışmış olabilir yazar ancak bu defa okuyucu elinde tutma konusunda başarısız kalmış bence… Ben pek beğenemedim doğrusu 🙁
uzun zamandır merak edıyordum değdi doğrusu