“Tekrar sıkıntıyla yağlığını alnında gezdirdi, öfkeli öfkeli yere tükürdü. Ah Satıoğlu... Bu çektikleri hep onun yüzündendi. Karun gibi zengin adam, Dal Murat gibi donsuzdan üç buçuk kuruşunu alamadıysa ne olmuştu? Para kazanmış da mı vermemişti? Her zaman yağmur duasına çıkarak Allah’tan kuruyan tarlalarına bir damla rahmet isterlerken, geçen yıl tarlaları su basmışsa, mahsul alamamışlarsa bunun vebali kimindi? Amma bunu herife nasıl anlatmalıydı?”Kemal Bilbaşar, romanlarında olduğu gibi öykülerinde de Anadolu’nun her bölgesinden çarpıcı kesitler sunuyor okuyucularına. Cumhuriyet döneminin kent ve taşra dokusunu yansıtan bu öykülerde ağalık, köy hayatı; toplumun, devlet memurları ve din adamlarıyla kurduğu çarpık ilişkilerin yanı sıra kadının toplumdaki yeri de nüktedan bir gerçekçilikle ortaya konuyor. Bilbaşar, yoksulluk, otorite, eşitsizlik ve ahlaka ilişkin kadim soruları bir kez daha hatırlatıyor.
Kitap üç bölümden oluşan ve içerisinde Cumhuriyet döneminin sınıfsal farklılıklarını, inanç ve geleneklerini, din adamlarını, memurların sorunlarını, ağalık sistemini, köy-kasaba hayatını ve kadınların toplumdaki yeri gibi daha birçok konuyu toplumsal gerçekçi anlayışla ustaca ele alan keyifli bir eser. Otorite, yoksulluk, eşitsizlik ve ahlaka ilişkin konuları bazen nüktedan bazense sert bir gerçeklikle eleştirme imkânı sunuyor. İyi bir gözlemci olan Bilbaşar hikayelerinde sade, anlaşılır, samimi üslubu ile (araya serpiştirdiği naftalin kokulu kelimeleriyle) Anadolu kasabalarının ruhunu, öykülerde yer alan konuların çeşitliliği ve her kesimden kişiyi ele almasıyla çok iyi yansıtmış. Bazı öyküler bol şive barındırdığından anlayabilmek için tekrar okumak gerektirse de öykü severlerin kefiyle okuyacağı güzel bir eser olmuş.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kitap üç bölümden oluşan ve içerisinde Cumhuriyet döneminin sınıfsal farklılıklarını, inanç ve geleneklerini, din adamlarını, memurların sorunlarını, ağalık sistemini, köy-kasaba hayatını ve kadınların toplumdaki yeri gibi daha birçok konuyu toplumsal gerçekçi anlayışla ustaca ele alan keyifli bir eser. Otorite, yoksulluk, eşitsizlik ve ahlaka ilişkin konuları bazen nüktedan bazense sert bir gerçeklikle eleştirme imkânı sunuyor. İyi bir gözlemci olan Bilbaşar hikayelerinde sade, anlaşılır, samimi üslubu ile (araya serpiştirdiği naftalin kokulu kelimeleriyle) Anadolu kasabalarının ruhunu, öykülerde yer alan konuların çeşitliliği ve her kesimden kişiyi ele almasıyla çok iyi yansıtmış. Bazı öyküler bol şive barındırdığından anlayabilmek için tekrar okumak gerektirse de öykü severlerin kefiyle okuyacağı güzel bir eser olmuş.
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Kemal Bilbaşar’ın öykülerinin ilk cildi.
Tam bir Anadolu klasiği. Çok sevdim
sıcak bir kalem ama yer yer klasik gelebilir
okurken yoruyor. akıcı değil, zor btirdim.