Bilim alanındaki güncel gelişmeleri çevreleyen duyguların çiftanlamlılığı ve bilimsel uygulamaların gittikçe artan etkisi derin bir felsefi düşünmeyi kaçınılmaz kılmaktadır. Bilime duyulan sorgusuz sualsiz bir bağlılıkla teknik tahakkümün yarattığı sınırsız kaygı arasında bir orta yol bulunabilir mi? XIX. yüzyıldaki Sanayi Devrimi’nden bu yana bilimin salt teknik ve/veya deneysel bir uygulama alanı ya da saha bilgisi olmayıp felsefi öncüllere dayandırılması gerektiği fikri iyice yerleşmiştir. Bu kitap da bilimsel düşünme ve uygulama yöntemlerinin varlığını ve etkisini bu bağlamda inceliyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Başlangıç seviyesi bir kitap değil.
Herkese hitap etmeyebilir ama bilim felsefesiyle ilgilenenler için faydalı.
Derste ek kitap olarak hocamız tavsiye etmişti pek okuyamadım fakat hiç içimi açmadı
Yeni başlayanlara tavsiye edilmez; özet niteliğinde ama başlangıç kitabı değil. Mütercim konunun derinliğinin içinden çıkamamış. Mesela “..Tüm bilgi nesnelerini hissedilir algının basit nesnelerine indirgeme olasılığını kesin bir temel olarak alan bir sistemdir bu.” Metnin anlaşılmazlığında derinliği öztürkçe sığlığıyla vermeye çalışma ısrarı da var. Araya sıkıştırılan “yarım ağızla, cinfikirlilik vb” amiyane tabirler derinlikle hiç uyuşmuyor. Telif iyi, tercüme başarısız.
Bilim Felsefesini Sanayi Devriminden başlatıyor. Bence bu hatalı bir tarihlendirme ama sonrasını okumak isteyenler için güzel hazırlanmış ve kaliteli çevrilmiş.