Günlerden, 29 Ekim 2020. Cumhuriyet bayramını coşkuyla kutlamışlardı. Her yer al kırmızı Atatürklü Türk bayrağı, akşama fener alayı. 30 Ekim’e gevrek, çay, tulum peyniri, domates ile zeytine uyandıklarında; ışıl ışıl, ıslak, bungun bir gündü. Deniz ısınık, gökyüzü pamuk pamuk, bukle bukle, bembeyaz, parlak bulutlarla örülü, çok da sevimliydi. Martılar, kargalar öbek öbek kuzeye doğru akın akın uçup geçtiler. Salgın vardı. “Sakın dışarıya çıkmayın, evde kalın.” diyorlardı. Çoğu İzmirli; Kuşadası, Çeşme, Gümüldür, Foça’daki yazlıklarından dönmemişlerdi. Öğle yemeklerini yediler. Kimisinde, çupura, yanında çibez, deniz börülcesi, turşu, eh! bir de aslan sütü vardı. Kimisi yoksuldu; et yok, balık yoktu, ancak dalgan, ot kavurması vardı, yanına biraz salçalı bulgur pilavı ile sarımsaklı cacık. Kimisinde, börülceli, sarımsaklı tarhana çorbası, sımsıcak, yanında közlenmiş kuru biber, bir de çingene salatası, tok tutardı. Egeli bu; öğleden sonra yatar, biraz kestirirdi. 14:51’de Sisam’da yer gürledi. Sarsıntı dalgaları yeri çatır çutur, korkunç sesler çıkararak, 17 saniye’de İzmir’e, 4 saniyede Kuşadası’na, 2,5 saniyede Sisam’a ulaştı. Şaşırdılar, ürperdiler, korktular, donup kaldılar! Sarsım dalgaları, evleri, 26 saniye sarstı sarstı sarstı, 3 saniyede yıktı, geçti gitti. Çoğu, onlar gelmeden çevreden yardıma koşanlarca kurtarılmıştı. Göçükte son kalan, 99 saatte kurtarıldı. 118 kişi toprak oldu, kanları ise su. Kurtarma takımlarınca toplam kurtarılan 121 kişiydi. Kurtulanlar, içleri yakan ağıtlar yaktılar. Bu deprem böyle bitti, geleceğe, korkuyla sarktılar.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)