Hepimiz dünyaya bir yağmur damlası olarak düştük ve belki de denizde kaybolup gittik. Kendimiz olamadık bir türlü. “Durun! Ben bir yağmur damlasıyım! Denize karışmak zorunda değilim!” diyemedik çevremize. Deniz dalgalandıysa biz de bu dalgada yer aldık. Sakin bir su damlacığı olmayı seçtik zorunlu olarak. Hiçbir zaman kendi kararımızı kendimiz veremedik. Oysa ben tek başıma da olsam bir yağmur damlası olarak kalmayı tercih ederdim. Sonra yağmur damlası olarak bir çocuğun yüzüne değmeyi seçerdim, düşeceğimiz yer kendi tercihimize bırakılsaydı... Ölüme yaklaştığımı hissettiğim bugünlerde, insanların arasından akıp gidiyorum. Yine bir yağmur damlası gibi görüyorum kendimi. Denize doğru akan bir damlayım sadece. Rengârenk damlalar arasında soluk bir abıhayatım artık. Hatta güneşin kendisini kurutmasını bekleyen çaresiz bir damlacık gibiyim. Her zaman varlığıma canlılık katan güneşten bile korkuyorum... Evrende, Anadolu’da ve derin bir vicdandaki yolculuğa hazır mısınız? Alesta’da uzun bir seyahat sizi bekliyor. Bazen tek bir vicdanın sesi kalabalık yığınların sesinden daha güçlü çıkar...
Kitap Yorumları - (0 Yorum)