Sana yeni bir isim verdim ben, “Agafya” dedim. “Yüce aşk” dedim.Kalbimin en derinine sakladım seni, kimse görmesin istedim.Ve o ismi sadece ben bildim ve sen sadece benim oldun...“Beni sevmek bana tahammül etmek demektir. Eğer beni seviyorsan buna katlanacaksın. Beni ben olmaktan çıkararak sevemezsin. O zaman sevdiğin kişi ben değil, başka birisi olur. Sen başka birisini istiyorsan, o zaman başka birine git, ben ise buyum. İşte senin asıl çaresizliğin de burada başlıyor Anton.”1920’li yıllar. Rusya’da büyük bir devrim olmuş, Avrupa birdenbire kendi derdine düşmüş, Birinci Dünya Savaşı’nı yarıda kesmek zorunda kalmıştır. Devrimden kaçan Rus asilzadeler, dillere destan güzel Rus kadınları, işgal altındaki İstanbul’un yolunu tutmuşlardır. Bir tarafta Anadolu’da amansızca süren ölüm kalım savaşı, bir tarafta İstanbul’un yeni tanıştığı gece hayatı... İstanbul, tarihinde ilk kez kadınlarla ama bambaşka kadınlarla tanışmaya hazırlanmaktadır... Bir tarafta gurbette yaşanan kanlı bir aşkın hikâyesi... Bir tarafta intikamlar, trajediler, aşklar...
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Beklenti olmadan okunması gereken bir kitap
aşk hikayesi seviyorsanız agafyayi mutlaka okuyun
beni çok etkilemedi, sanırım beklentilerimi yüksek tuttum.
ertürk akşunu tanımama vesile olmuş ve hediye edebileceğimi hissettiğim bi roman
Tarihi den çok saptantılı bir aşk hikayesini anlatıyor okuyacakların çok beklenti içine girmemesi tavsiye edilir.