Genişletilmiş 5, baskı."68'li dönem"de, Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Sinanlarla aynı ideali paylaşıp, yeryüzü biraz daha aydınlık olsun diye yüreğinde kıvılcımlarla yola çıktığında, Atilla Keskin, Ortadoğu Teknik Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi. Fedakarlık, inandığı yolda yürürken tehlikeyi hesap etmemek, ideal ve kader ortaklığı, o kuşağın en belirgin özellikleriydi. O günlerin önde yürüyenleri, ya öldürüldüler ya da hemen yanıbaşlarında bir arkadaş canında soludular ölümü. Denizlerin idam hükümlerinin okunduğu salonda, haklarında idam hükmü verilen on sekiz gençten biri de Atilla Keskin'di. En delikanlı yıllarını darağacının gölgesinde, dört duvar arasında, ömrünün yirmi yılını sürgünde gurbet elde geçiren Atilla'nın anılarında kuşağının, kavga günlerinin, kavga arkadaşlarının, özellikle insani derinliğiyle iz bırakmış duyguları ışıldıyor. Gülümseyişlerinde acılar gizli, acılarında gülümseyişler. Sesi, yaşamın içinden gelen insanın sesi: eğilip bükülmemiş, sade, gerçek, içtenlikli.Ve zaten sivil tarih de ipuçlarını böylesi kaynaklardan toplamıyor mu?Nihat Behram
68’li dönemlerde aynı idealı paylaşan gençlerin yaşadığı acıları, mutlulukları, hüzünleri, anılarının anlatıldığı bir roman. Yazarın direk o dönemleri kendisinin yaşaması olayları anlatım tarzını daha bir dramatik hale sokuyor. Oldukça güzel bir dille yazılmış , okurken insanı 68’li günlere götürüyor. Onlarla gülüp onlarla ağlıyor insan.. Özellikle kitapda yazarın oğlunun ölümü ve bir babanın oğluyla ilgili anlatılanlarda okunmaya değer… Beni bu kitapla çok duygulandırdın Atilla Keskin. Yüreğine , kalemine sağlık..
Deniz Gezmiş’leri anlatan birçok kitap okudum ama hepsi belgesel tadındaydı, bu kitap diğerlerinin aksine daha içten, çünkü analatan kişi içlerinden biri. Onların ne hisssettiğini, nasıl düşündüğünü bilen ve kitabında da yansıtan biri. İlk defa bir kitabı bitirip hüngür hüngür ağladım. 68 kuşağını anlamak için okunması gereken bir kitap. Kesinlikle herkesin yüreğini burkacak.
THKO’nun kuruluş öncesi ve sonrasına ilişkin anılar. ’68’li dönem’de, Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Sinanlarla aynı ideali paylaşıp, yeryüzü biraz daha aydınlık olsun diye yüreğinde kıvılcımlarla yola çıktığında.Atilla Keskin, Ortadoğu Teknik Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi. Fedakarlık, inandığı yolda yürürken tehlikeyi hesap etmemek, ideal ve kader ortaklığı, o kuşağın en belirgin özellikleriydi. O günlerin önde yürüyenleri, ya öldürüldüler ya da hemen yanıbaşlarında bir arkadaş canında soludular ölümü.Denizlerin idam hükümlerinin okunduğu salonda, haklarında idam hükmü verilen on sekiz gençten biri de Atilla Keskin’di. En delikanlı yıllarını darağacının gölgesinde, dört duvar arasında, ömrünün yirmi yılını sürgünde gurbet elde geçiren Atilla’nın anılarında kuşağının, kavga günlerinin, kavga arkadaşlarının, özellikle insani derinliğiyle iz bırakmış duyguları ışıldıyor. Gülümseyişlerinde acılar gizli, acılarında gülümseyişler. Sesi, yaşamın içinden gelen insanın sesi: eğilip bükülmemiş, sade, gerçek, içtenlikli… Ve zaten sivil tarih de ipuçlarını böylesi kaynaklardan toplamıyor mu?
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
68’li dönemlerde aynı idealı paylaşan gençlerin yaşadığı acıları, mutlulukları, hüzünleri, anılarının anlatıldığı bir roman. Yazarın direk o dönemleri kendisinin yaşaması olayları anlatım tarzını daha bir dramatik hale sokuyor. Oldukça güzel bir dille yazılmış , okurken insanı 68’li günlere götürüyor. Onlarla gülüp onlarla ağlıyor insan.. Özellikle kitapda yazarın oğlunun ölümü ve bir babanın oğluyla ilgili anlatılanlarda okunmaya değer… Beni bu kitapla çok duygulandırdın Atilla Keskin. Yüreğine , kalemine sağlık..
Deniz Gezmiş’leri anlatan birçok kitap okudum ama hepsi belgesel tadındaydı, bu kitap diğerlerinin aksine daha içten, çünkü analatan kişi içlerinden biri. Onların ne hisssettiğini, nasıl düşündüğünü bilen ve kitabında da yansıtan biri. İlk defa bir kitabı bitirip hüngür hüngür ağladım. 68 kuşağını anlamak için okunması gereken bir kitap. Kesinlikle herkesin yüreğini burkacak.
THKO’nun kuruluş öncesi ve sonrasına ilişkin anılar. ’68’li dönem’de, Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Sinanlarla aynı ideali paylaşıp, yeryüzü biraz daha aydınlık olsun diye yüreğinde kıvılcımlarla yola çıktığında.Atilla Keskin, Ortadoğu Teknik Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi. Fedakarlık, inandığı yolda yürürken tehlikeyi hesap etmemek, ideal ve kader ortaklığı, o kuşağın en belirgin özellikleriydi. O günlerin önde yürüyenleri, ya öldürüldüler ya da hemen yanıbaşlarında bir arkadaş canında soludular ölümü.Denizlerin idam hükümlerinin okunduğu salonda, haklarında idam hükmü verilen on sekiz gençten biri de Atilla Keskin’di. En delikanlı yıllarını darağacının gölgesinde, dört duvar arasında, ömrünün yirmi yılını sürgünde gurbet elde geçiren Atilla’nın anılarında kuşağının, kavga günlerinin, kavga arkadaşlarının, özellikle insani derinliğiyle iz bırakmış duyguları ışıldıyor. Gülümseyişlerinde acılar gizli, acılarında gülümseyişler. Sesi, yaşamın içinden gelen insanın sesi: eğilip bükülmemiş, sade, gerçek, içtenlikli… Ve zaten sivil tarih de ipuçlarını böylesi kaynaklardan toplamıyor mu?