Halil Cibran, gençlik döneminin ürünü ve sonraki yapıtlarının habercisi olan Meczup’ta, toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamayı başaran insanoğlunu anlatır. Kendini her türlü yüzeysellikten arındırıp hakikatin peşine düşen, bu arayışın sonunda varış noktası yalnızlık ve özgürlük olan kişi, toplumun gözünde meczuptur. Cibran’ın kötülük, ikiyüzlülük, adaletsizlik, konformizm ve tamahkârlık karşısındaki eleştirel tutumu; bu dünyayla, burada sürdürdüğü varoluşla, yaşadığı zamanla uzlaşamayan bir meczubun bakış açısından kaleme alınmış bu mesellerdeki keskin ironide ifadesini bulur.
“Nasıl aklımı kaçırdığımı saruyorsunuz. Açıklayayım: Tanrıların birçoğu tezahür etmeden çokça zaman önce günün birinde, derin bir uykudayken bir anda gözlerimi açtım ve kendi kendime biçimlendirip hayat verdiğim, yedi yıldır yanımdan ayırmadığım maskelerimin çalınmış olduğunu gördüm. Ve kalabalık sokaklarda, ‘Hırsızlar! Soyguncular! Tanrı’nın cezası haydutlar!’ diye haykırarak oradan oraya koşturdum.” diyordu Cibran. Ermişten sonra okuduklarım icerisinde en sevdiğim eseri de bu oldu benim için. Şiirsel öykuler mi desem bilemiyorum ama bir çok şiirde farklı hissiyatlara büründum. “Ben görundüğüm gibi biri değilim dostum. Görüntüm kuşandığım bir giysidir sadece…” dediği “Dostum” şiiri ruhumda derin yaralar açtı.
“Her seyi korkutmanın hazzı o kadar içten ve surekli ki beni hiç yormuyor.” diyordu “Bostan Korkuluğu” nda.
“Ot ve Sonbahar” da ise guz yapraklarinın duşerken ne kadar gurultu yaptiklarını öğrendim.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
“Nasıl aklımı kaçırdığımı saruyorsunuz. Açıklayayım: Tanrıların birçoğu tezahür etmeden çokça zaman önce günün birinde, derin bir uykudayken bir anda gözlerimi açtım ve kendi kendime biçimlendirip hayat verdiğim, yedi yıldır yanımdan ayırmadığım maskelerimin çalınmış olduğunu gördüm. Ve kalabalık sokaklarda, ‘Hırsızlar! Soyguncular! Tanrı’nın cezası haydutlar!’ diye haykırarak oradan oraya koşturdum.” diyordu Cibran. Ermişten sonra okuduklarım icerisinde en sevdiğim eseri de bu oldu benim için. Şiirsel öykuler mi desem bilemiyorum ama bir çok şiirde farklı hissiyatlara büründum. “Ben görundüğüm gibi biri değilim dostum. Görüntüm kuşandığım bir giysidir sadece…” dediği “Dostum” şiiri ruhumda derin yaralar açtı.
“Her seyi korkutmanın hazzı o kadar içten ve surekli ki beni hiç yormuyor.” diyordu “Bostan Korkuluğu” nda.
“Ot ve Sonbahar” da ise guz yapraklarinın duşerken ne kadar gurultu yaptiklarını öğrendim.