Bugünkü şekliyle Küreselleşme, toplumların bünyesinde ve toplumlar arası ilişkilerde insanî boyutu zedeleyen bir ideolojinin tahakkümü altındadır. Bu "Yırtıcı Küreselleşme" tabiî çevreyi korumaya yeterince özen gösteremyerek gelecek nesilleri tehlikeye atmakta ve ekonomik ve sosyal haklar dahil olmak üzere insan haklarını gezegendeki her insana ulaştırmak için gerekli vizyonu ortaya koyamamaktadır.
Bu kitabın ana ilgi alanı, küresel sermayenin gücü ile hükümran devlet seviyesinde işleyen hükümetler arasındaki etkileşimlerdir. SSCB'nin çöküşü ve Çin'in Başarısı, tarihin bu aşamasında hükümran devletlerin sınırları ardına saklanmanın mümkün olmadığını açıkça göstermektedir.
Fakat öte yandan,dünya ekonomisine katılım gerekliliği yırtıcı küreselleşmeyi doğuran yeni Libarizmin gaddarlıklarına razı olmayı da gerektirmez.
Kitabımızın ana tezi, aslında insanî bir küreselleşmenin mümkün olmabileceği ve bunun için de öncelikle küreselleşmenin, ekonomiyle olduğu kadar kültür, siyaset ve ahlâkla da ilişkili olarak kavranması gerektiğidir.
Türkiye bu tarihî kavşak noktasında büyük bir baskı altında olduğu için, ekonomik reform ihtiyacını, sosyal adaleti sağlama, fakirliğin üstüseniden gelme ve aşırı eşitsizliklere yol açarak toplumu kutuplaştırmaktan kaçınma çabası ile birleştirmeyi becererek başarı ile bir çözüm geliştirme fırsatına sahiptir.
Günümüzde yaşanan küreselleşme olgusunun ahlaki eleştirisi niteliğindeki kitap, tüm ‘küre’yi etkisi altına almış olan bu olgunun bugünkü şekliyle gerek toplumsal gerekse toplumlararası ilişkilerde yıpratıcı ve ‘yırtıcı’ olduğunu savunuyor. ‘Yeni – liberalizm’in sonucu olan küreselleşmenin ekonomik, sosyal ve insani hakların sağlanması ve çevrenin korunması gibi konularda eksik kaldığını öne süren Falk, insani bir küreselleşmenin mümkün olabileceği tespitinde bulunuyor ve bunun için uygulama aşamasında ekonominin yanında kültür, siyaset ve ahlak kavramlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor. Kitapta, yazarın Türkiye baskısı için yazdığı, Türkiye’nin son durumu ve küreselleşme üzerine bir önsözü de bulunuyor.
Richard Falk, küreselleşme gerçeğini kabul etmekle birlikte, daha adaletli ve daha sosyla bir küreselleşme anlayışının hakim kılınmasının, küreselleşmenin gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabileceğini belirtmektedir. Küreselleşmenin sosyal boyutunun da dikkate alınması gerekliliği üzerinde duran bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Küreselleşme sürecinin yeni uluslararası sorunlara karşı yetersiz kaldığı noktaları güzel açıklayan bir çalışma.
Küreselleşmenin dünya düzeninde getirdiği yenilikleri anlatan,eleştirel bir bakış açısı ile konulara yaklaşan bir kitap.
Günümüzde yaşanan küreselleşme olgusunun ahlaki eleştirisi niteliğindeki kitap, tüm ‘küre’yi etkisi altına almış olan bu olgunun bugünkü şekliyle gerek toplumsal gerekse toplumlararası ilişkilerde yıpratıcı ve ‘yırtıcı’ olduğunu savunuyor. ‘Yeni – liberalizm’in sonucu olan küreselleşmenin ekonomik, sosyal ve insani hakların sağlanması ve çevrenin korunması gibi konularda eksik kaldığını öne süren Falk, insani bir küreselleşmenin mümkün olabileceği tespitinde bulunuyor ve bunun için uygulama aşamasında ekonominin yanında kültür, siyaset ve ahlak kavramlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor. Kitapta, yazarın Türkiye baskısı için yazdığı, Türkiye’nin son durumu ve küreselleşme üzerine bir önsözü de bulunuyor.
Richard Falk, küreselleşme gerçeğini kabul etmekle birlikte, daha adaletli ve daha sosyla bir küreselleşme anlayışının hakim kılınmasının, küreselleşmenin gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabileceğini belirtmektedir. Küreselleşmenin sosyal boyutunun da dikkate alınması gerekliliği üzerinde duran bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.