Bugünkü Afganistan, Türkistan, Hindistan Alt Kıtası ve İran gibi kültürel farklılıklar barındıran üç önemli bölgenin coğrafi olarak kesiştiği bir alanda yer almaktadır. Bu topraklar geçmişte birçok millet, medeniyet ve orduların uğrakyeri ya da hâkimiyet alanı olmuştur. Bu çerçevede bakıldığında; Afganistan toprakları Dara’dan Makedonyalı İskender’e, Araplardan Moğollara, İngilizlerden Sovyetlere ve en son ABD ile müttefikleri tarafından işgale uğramıştır. Afganistan’ı, ekonomik ve kültürel köprü ya da çok eski devirlerden beri kuzeyden Hindistan’a yönelik askeri seferlerde uğrak noktası olarak farklı işlevler üstlendiğini görebiliyoruz. Afganistan safahatı, bazı dönemlerde tarihin aydınlık çağlarını yaşarken, bazı dönemler de ise tarihin en karanlık ve acımasız yüzünü temsil etmektedir. Baktarian döneminde Afganistan, Yunan Medeniyetinin bir parçasıyken, sanat ve kültürde günümüz Afganistan’ından daha önde olduğu bıraktıkları eserler ve arkeolojik kalıntılarla malumumuzdur. Kuşanlar, Eftalitler ve Türkşahiler döneminde Afganistan, Budizm geleneğinin ve sanatının en üst noktasını teşkil etmektedir. 2001’de Taliban tarafından patlatılan Bamyan Budhaları bu dönemin eseridir. Gazneliler ve Gurlular Afganistan’ında, İslam dininin, öğretilerinin ve sanatının en iyi temsil edildiği dönem olarak bilinmektedir. Ayrıca günümüz Afganistan’ın, Pakistan’ın ve Hindistan’ın içlerine kadar İslam dinini yayılmasını sağlamışlardır. Timurlu sülalesinde Afganistan, tarihinin en parlak dönemini yaşamıştır, bilimden sanata, edebiyattan astronomiye, kurumsallaşmadan teşkilatlanmaya kadar birçok alanda Asya’nın en iyisi olmuşlardır. 16. Asır Timurlu Rönesans’ı veya Şark Rönesans’ı adıyla anılan dönemin merkezi Semerkand’ın yanı sıra Afganistan’daki Herat ve Belh gibi önemli şehirler olmuştur. Babürlüler döneminde Afganistan ve bölge, bilim, sanat, kültür ve hoşgörü açısından çağdaşı olan diğer Müslüman devletlerin en iyisiydi. Babür’ün torunu olan Ekber Şah dönemi, Babür Devleti’nin her açıdan en güçlü dönemidir. 18. Asırın ortalarında Nadir Afşar’ın ölümü ile Ahmed Şah Durrani Afgan kabilelerini bir araya toplayarak kendi devletini kurmuştur. Afgan aşiretleri tarafından yönetilen bu devlet, karanlık bir dönemi simgelemektedir. 19. Asırda ise Afganistan’ın tampon bölge olma özelliği ön plana çıkmıştır. İngiltere ve Rusya arasında devam eden siyasi ve ekonomik mücadelede, diğer bir adıyla “Büyük Oyun” sürecinde başlayan bu özellik uzun yıllar devam etmiştir.
Afganistan tarihini biraz da göz ardı edilen Türk grupları da dahil ederek ortaya koyması kitabı benzerlerinden farklı kılmaktadır. Faydalı bir eser, keşke daha kapsamlı ve hacimli bir çalışma olsaydı. 320 sayfa o kadar geniş bir zaman aralığını anlatmaya yetmemiş gibi. Yine de zevkle okunabilecek bir kitap.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bir ülke tarihi, tek bir kitapta, ancak bu kadar iyi anlatılabilir.
Afganistan tarihini biraz da göz ardı edilen Türk grupları da dahil ederek ortaya koyması kitabı benzerlerinden farklı kılmaktadır. Faydalı bir eser, keşke daha kapsamlı ve hacimli bir çalışma olsaydı. 320 sayfa o kadar geniş bir zaman aralığını anlatmaya yetmemiş gibi. Yine de zevkle okunabilecek bir kitap.
Afganistan tarihini baştan sonuna kadar derli toplu biçimde ele alan faydalı bir eser.
Çok güzel bir eser bence hiç laga luga yapmadan konuyu en baştan günümüze kadar anlatmış.
Afganistan için başarılı bir eser