Cevizin dibi kaynıyordu. Aslı’nın gelin gideceği yer Marmaris’ti. Oradaki bir sarrafla evlenecekti. Kızlar laf kazanını habire harlıyorlardı. Ben yine gizli yerimdeydim. Herkes konuşuyordu. Aslı susuyordu. “Ne şanslısın. Tüm yıl tatil gibi olacak sana.” “Sen zaten altın gibiydin, bir de altıncıya düştün kız.” “Altın suyuna battın da çıktın say bacım.” Herkes, her şeyi diyordu da bir tek Aslı’nın dilinde laf yoktu. Evlerde, yollarda, yol kenarlarında lafazanlıklar, eprimiş pabıçlar, hardal sarısı pantollar, it ayağı yemiş gibi gezen gobeller… Yalan dünya, zalım dünya… Sen bekle ecik, bir yağmur yağacak düzelecek her şey… Ah Mercimeğim, en olmayacağı olur eden sebatkârlığın hikâyeleri. Aşkın ve tutunmanın halleri… Mustafa Çiftci’nin yeryüzüne iyilikle bakan masalsı dünyasından… Taşranın ağrıları, heves ve rüyaları…
yazarın okuduğum ilk kitabı olmasından ötürü yorumlara bakarak beklentimi yükseltmiştim ancak hikayelerin yarıda kalmasından dolayı pek beğenemedim. anadolu insanını anlatması olarak da hemen okunabilecek bir kitap
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Fena değil, okunabilir..
okuduğum ikinci Mustafa Çiftçi kitabı ama en sevdiğim kitabı oldu 🙂
kısa öz durum hikâyeleri anlatıyor elbette buram buram Anadolu/Yozgat temalı
Okuyalı çok oldu, ama ah mercimeğim hâlâ aklımda. Tavsiye ederim.
yazarın okuduğum ilk kitabı olmasından ötürü yorumlara bakarak beklentimi yükseltmiştim ancak hikayelerin yarıda kalmasından dolayı pek beğenemedim. anadolu insanını anlatması olarak da hemen okunabilecek bir kitap
İlk defa Mustafa Çiftçi okudum. Sıcacık tadı damaginda kalan hikayeler. Keyifle okudum