Kitap, kendi tarihlerini yaşayan gençleri anlatmaktadır. Onlar; herşeyi ilk baştan öğreniyorlardı. Toplumun çıkarlarını en önde düşünüyorlardı. Yaş ortalamaları yirmi idi. Hayatlarını ortaya koymaktan bir an olsun çekinmediler. İşte bu kitap, onların yaşadığı evlerde, kampüslerde, kantinlerde, kütüphanelerde, sinemalarda, sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda, dağlarda, cezaevlerinde; kısaca hayatlarının geçtiği her yerde izleri sürülerek hazırlanmış Deniz ve Mahir'den sonra o süreci anlatan üçüncü kitaptır.
kitap kuşkusuz çok bilgilendirici, açık seçik her şey yazılmış. Fakat çok örgütlenme ve bu örgütlenmelerdeki kişilerin isimleri o kadar çok ki, o kadar çok anılıyor ki bu isimler artık sıkılabiliyor insan. bu değerli insanların hayatlarının daha sanatlı bir üslupla daha edebi eserlerin yazılabileceğine inanıyorum
İbrahim Kaypakkaya merak ettiğim ve hayatını düşüncelerini okumak istediğim bir kişilikti ve bu kitap da tarafsız bir şekilde ayrıntılı olarak onun hakkında bilgi edindiğimi düşünüyorum. Turhan Feyizoğlu ‘nun “Deniz” ve “Mahir” kitaplarını da okumuş biri olarak bu kitabını da beğendiğimi söyleyebilirim.
Yaptığınız çoğu yoruma katılmakla beraber yazarın kitabın önsözünde yeralan sözleri, kitabın nasıl okunması ve pratik anlamda(ideolojiden soyutlayarak söylüyorum) ideolijiyi ortay çıkaran veya temelini oluşturan kişiyi özünde geliştirmesi gerekir bunu yapamayan bir ideoloji devrimci savaşım veremez yazar da bunu ifade ediyor.bu fikre tamamen katılmakla beraber diğer bir konu kimi arkadaşlarımız devrimci önder kavramını devrimin önüne geçirmiştir; bu karşı-devrimin işine gelen bir süreçtir çünkü karşı-devrimci ideoloji gerçek devrimci görüngüleri yok etmek için o hayaleti uyandırarak esas amacımızn önüne geçirerek, mücadelemizi amaçlarımızdan saptırır ve salt olarak bir kan davası olarak görmemizi sağlamay çalışır.Bu devrimci ideolojide gedikler açarak ( nitekim günümüzde karşımıza da çıkabilecek olacak olan önder-draksiyon çatışması bunu kanıtlar niteliktedir) mücadelemizin nihai zaferine bu yollarla engel olmaya çalışmaktadır.Bu yanılgının açtığı yaraların büyümesinde bugün bütün marksist sola ulaşabilien bir parti ve bu partinin telif hakkı bulunmamasıdır.
Bir İsyancının İzleri ( DENİZ ) den sonra yaptığı bu güzel kitap tıpkı DENİZdeki gibi okuyucuya bir garip hüzün bırakıyor. Türkiyeyi kim savunuyor kim lanetliyor bu kitapta son derece büyük bir perspektifle ortaya çıkıyor. Slogancı kitaplar gibi Fikirler değil Olaylar karşılaştırılıyor. Tabiiki muhakeme okuyucuya hissettirilmeden yaptırılıyor. Bir kitap sadece okunan bir yazı yığınları değildir. Okutan düşündüren ve harekete geçirendir. İbo kitabı son derece güzel bir filim gibi canlanıyor önünüzde. Bir solukta okuduğum kitplardan biridir. Ayrıca kitap Türk Solunun Türkiyede kitlelere yayılması süreci için bir kaynak niteliğindedir.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
kitap kuşkusuz çok bilgilendirici, açık seçik her şey yazılmış. Fakat çok örgütlenme ve bu örgütlenmelerdeki kişilerin isimleri o kadar çok ki, o kadar çok anılıyor ki bu isimler artık sıkılabiliyor insan. bu değerli insanların hayatlarının daha sanatlı bir üslupla daha edebi eserlerin yazılabileceğine inanıyorum
İbrahim Kaypakkaya merak ettiğim ve hayatını düşüncelerini okumak istediğim bir kişilikti ve bu kitap da tarafsız bir şekilde ayrıntılı olarak onun hakkında bilgi edindiğimi düşünüyorum. Turhan Feyizoğlu ‘nun “Deniz” ve “Mahir” kitaplarını da okumuş biri olarak bu kitabını da beğendiğimi söyleyebilirim.
Yaptığınız çoğu yoruma katılmakla beraber yazarın kitabın önsözünde yeralan sözleri, kitabın nasıl okunması ve pratik anlamda(ideolojiden soyutlayarak söylüyorum) ideolijiyi ortay çıkaran veya temelini oluşturan kişiyi özünde geliştirmesi gerekir bunu yapamayan bir ideoloji devrimci savaşım veremez yazar da bunu ifade ediyor.bu fikre tamamen katılmakla beraber diğer bir konu kimi arkadaşlarımız devrimci önder kavramını devrimin önüne geçirmiştir; bu karşı-devrimin işine gelen bir süreçtir çünkü karşı-devrimci ideoloji gerçek devrimci görüngüleri yok etmek için o hayaleti uyandırarak esas amacımızn önüne geçirerek, mücadelemizi amaçlarımızdan saptırır ve salt olarak bir kan davası olarak görmemizi sağlamay çalışır.Bu devrimci ideolojide gedikler açarak ( nitekim günümüzde karşımıza da çıkabilecek olacak olan önder-draksiyon çatışması bunu kanıtlar niteliktedir) mücadelemizin nihai zaferine bu yollarla engel olmaya çalışmaktadır.Bu yanılgının açtığı yaraların büyümesinde bugün bütün marksist sola ulaşabilien bir parti ve bu partinin telif hakkı bulunmamasıdır.
yine güzel bir kitap olması olasılığı yüksek tavsiye ederim
Bir İsyancının İzleri ( DENİZ ) den sonra yaptığı bu güzel kitap tıpkı DENİZdeki gibi okuyucuya bir garip hüzün bırakıyor. Türkiyeyi kim savunuyor kim lanetliyor bu kitapta son derece büyük bir perspektifle ortaya çıkıyor. Slogancı kitaplar gibi Fikirler değil Olaylar karşılaştırılıyor. Tabiiki muhakeme okuyucuya hissettirilmeden yaptırılıyor. Bir kitap sadece okunan bir yazı yığınları değildir. Okutan düşündüren ve harekete geçirendir. İbo kitabı son derece güzel bir filim gibi canlanıyor önünüzde. Bir solukta okuduğum kitplardan biridir. Ayrıca kitap Türk Solunun Türkiyede kitlelere yayılması süreci için bir kaynak niteliğindedir.