D. H. Lawrence’ın 1922 yılında yayımladığı Aaron’ın Âsası, 1. Dünya Savaşı’nın ertesinde uygarlığın çöküşüne odaklanıyor. Lawrence, Eski Ahit’te karşımıza çıkan Harun’un âsasında simgeleştirdiği otoriteyi ve bağımsızlığı, yüzyıllar sonra Aaron’ın flütünde yeniden hayata döndürüyor. Özyaşamöyküsel özelliklere de sahip Aaron’ın Âsası, Kanguru ve Tüylü Yılan gibi Lawrence’ın otoriter yönünün ağır bastığı romanlarına bir geçiş niteliği taşıyor.“Öfkesi sadece etrafına karşı değildi. Artık bu denizde boğulamadığı için kendisinden de nefret ediyordu. Ama Aaron’ı hislerinin kayboluşunu izlemekten ve karanlığa gömülmekten daha çok mutlu eden bir şey yoktu. Ama imkânsız! Bir ceset gibi gözlerini iyice açmıştı. Birbirinden uzak gözleri içindeki soğuğu ve öfkeyi gösterecek bir şekilde yüzüyordu.”