Sanat, Aziz Augustinus'un zihninde kurduğu o ''tanrının kenti''nde kalıp ve imansızları ''hesap dışı'' olarak mı görmelidir; imansızların da ''tanrının kenti''ne dahil edilmesinin felsefesi mi kurulmalıdır; yoksa, pratik bir yaşam koşulları doğrultusunda, ''farklılıklar'' algılanmalı ve öylece tanınmalı mıdır? Oysa asıl sorun da buradadır: ''farklılıklar'ı algılayacak ve tanımlayacak kimdir? Sanat adına, böyle bir denetleyici ve karar verici güç var mıdır? Varsa; bu güç, ''farklılıklar''dan bir bütünsel sistem tasarlanıyor olabilir mi; sistem-dışı kalanlar yeni ''öteki''ler midir? Yeniden başa dönüp; tarih yazıcılarının kullandığı ''haklı çıkma araçları''ndan söz etmeliyiz?Sanat ise, bu araçlardan ne kadar uzak kalabiliyor ve araç olmamayı ne kadar başarabiliyor?Emre Zeytinoğlu
Kitap Yorumları - (0 Yorum)