Buket Uzuner, Şehir Romantiği'nin Günlüğü adlı kitabında, Türkiye ve dünyadan yalnızca gezi anılarını anlatmakla, bize insan portreleri çizmekle kalmıyor, aynı zamanda gezi edebiyatımıza gezginin düşünceleri, coğrafya felsefesi ve gezginin düşleri hakkında yeni kapılar açıyor. Sizi aşık olduğunuz coğrafyaları keşfe çağırıyor.
Kendimi ait hissedeceğim yerleri sorgularken İst.a yola çıkmıştım. Yaşıtlarımla hayallerimin farklılığını irdeliyordum, kitaba başladım. Yayım yılı önemli olmaksızın ne zaman Buket Uzuner okusam okuduğum kitap o an yazılıyor gibi geliyor. Sabahattin Ali ve Buket Uzuner eşi benzeri bulunmayan 2 yazardır. Şehir Romantiği’nin Günlüğü ile Buket Uzuner ile San Francisco’ya kadar seyahat imkanı yakalıyorsunuz.
sanıyorum çoğumuzun hep arzuladığı gibi çeşitli seyahatler, çok çok şehirler ve özgürlüğü sadece zannetmek değil, etine yapıştığı şekilde hissetmek… en sıradan gündelik hayat bahislerinden fantastik-kurgusal gibi görünen düşlerin yazıya, yani gerçek hayata dönüştürülmesi… yaşam için motivasyon sağlayacak türden ve kısa kısa…
1980’lerin başlarında, daha Türkiye kapalı bir kutuyken, bir Türk kızının kendi başına nerelere gidebileceğini, nelere cesaret edebileceğini, “taa!!” oralarda neler hissedebileceğini, ne zorluklarla karşılaşabileceğini anlatıyor. Yalnızca gördüğü-gezdiği mekanları değil; insanların duygularını, düşlerini, varoluşlarını olduğu gibi yansıtmaya çalışıyor.Bence bu kitabı alın okuyun. Hayatınızı tümüyle değiştirmez tabii ki de… Ama bir kaç farklı insan daha tanırsınız, tüm insanilikleri ve sıradanlıklarıyla.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Kendimi ait hissedeceğim yerleri sorgularken İst.a yola çıkmıştım. Yaşıtlarımla hayallerimin farklılığını irdeliyordum, kitaba başladım. Yayım yılı önemli olmaksızın ne zaman Buket Uzuner okusam okuduğum kitap o an yazılıyor gibi geliyor. Sabahattin Ali ve Buket Uzuner eşi benzeri bulunmayan 2 yazardır. Şehir Romantiği’nin Günlüğü ile Buket Uzuner ile San Francisco’ya kadar seyahat imkanı yakalıyorsunuz.
sanıyorum çoğumuzun hep arzuladığı gibi çeşitli seyahatler, çok çok şehirler ve özgürlüğü sadece zannetmek değil, etine yapıştığı şekilde hissetmek… en sıradan gündelik hayat bahislerinden fantastik-kurgusal gibi görünen düşlerin yazıya, yani gerçek hayata dönüştürülmesi… yaşam için motivasyon sağlayacak türden ve kısa kısa…
1980’lerin başlarında, daha Türkiye kapalı bir kutuyken, bir Türk kızının kendi başına nerelere gidebileceğini, nelere cesaret edebileceğini, “taa!!” oralarda neler hissedebileceğini, ne zorluklarla karşılaşabileceğini anlatıyor. Yalnızca gördüğü-gezdiği mekanları değil; insanların duygularını, düşlerini, varoluşlarını olduğu gibi yansıtmaya çalışıyor.Bence bu kitabı alın okuyun. Hayatınızı tümüyle değiştirmez tabii ki de… Ama bir kaç farklı insan daha tanırsınız, tüm insanilikleri ve sıradanlıklarıyla.