“…Sana bu satırları bir hastanenin morgundan yazıyorum. ‘La vie en rose’ çalıyor. Beni terk ettiğini hatırlıyorum, bütün cesetler yas tutuyor…” diyor yazar kitabın arka kapağında. Ön kapağındaki palyaço motifi o meşhur “herkesi ağlatan palyaço” tabirine birebir uymakta. Kitabın içi ise gerçekten huzur kaçırabilen türden şiirler, denemeler, düzyazılarla dolu. Kendinizi İstanbul’da, kalabalık üzerinize doğru akarken, kafanızda sadece sizin yarattığınız beşer tanrı/tanrıça’ya duyduğunuz aşk ile bir köşeye sinmiş, kimsenin sizin hakkınızda ne düşündüğünü umursamadan sigaranızdan hırçın ve derin bi nefes çeker gibi hissediyorsunuz.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Baskısı, altıkırkbeş’ten daha fiyakalı ve içerik olarak daha hacimli kitap.
“…Sana bu satırları bir hastanenin morgundan yazıyorum. ‘La vie en rose’ çalıyor. Beni terk ettiğini hatırlıyorum, bütün cesetler yas tutuyor…” diyor yazar kitabın arka kapağında. Ön kapağındaki palyaço motifi o meşhur “herkesi ağlatan palyaço” tabirine birebir uymakta. Kitabın içi ise gerçekten huzur kaçırabilen türden şiirler, denemeler, düzyazılarla dolu. Kendinizi İstanbul’da, kalabalık üzerinize doğru akarken, kafanızda sadece sizin yarattığınız beşer tanrı/tanrıça’ya duyduğunuz aşk ile bir köşeye sinmiş, kimsenin sizin hakkınızda ne düşündüğünü umursamadan sigaranızdan hırçın ve derin bi nefes çeker gibi hissediyorsunuz.