Tanzimat edebiyatının öncü ve üretken kalemi Ahmet Mithat Efendi’nin henüz 28 yaşındayken kaleme aldığı Felsefe-i Zenan (Kadınların Felsefesi), Letaif-i Rivayat adlı hikâye koleksiyonunun en kıymetli cüzlerinden biri olmakla beraber kadın sorununa ses veren ilk yerli eserdir. Bu yapıtında, Tanzimat’tan sonra en çok değişime uğrayan kurumlardan biri olan ailenin mevcut geleneksel yapısının, kadınların hayatını ne denli yıkıcı bir dönüşüme uğrattığına odaklanan yazar Akile, Fazıla ve Zekiye gibi sembolik anlamlar yüklediği üç sıradışı kadının yaşamını anlatır. Evliliğin bekası uğruna kendilerini feda etmemiş; eğitimin, üretimin ve ekonomik özgürlüğün değerini özümsemiş bu kadınlar dönemin toplumsal yaşantısının gereklerine karşı da birer zırh kuşanmışlardır. Aile kurumuna atfedilen önemi sarsmasının yanı sıra mektup-roman tarzının Türkçedeki ilk örneği olan bu eseri, Osmanlıca orijinaliyle birlikte sunuyoruz.
Bu eser yanılmıyorsam Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat’a ait. Kitabın ön kısmında günümüz Türkçesi var, arka tarafta ise eserin orijinal harfleri ile yazılmış hali var, fakat bana bu orijinal bölüm başka bir evraktan taranarak basılmış gibi geldi. Bu kitap aynı zamanda mektuplaşma tarzında anlatıma sahip ilk eserimiz olma özelliğine sahip. Fakat bizim eski edebiyatımızda çok yaygın olan malum Batılılaşma fikirleri beni daima rahatsız ediyor. Zira o dönemlerde kadınların hakkını savunma bahanesiyle kadınlara birtakım fikirleri enjekte ederek Müslüman-Türk aile yapısını bozmaya yönelik büyük çalışmalar vardı ve Batılılaşma fikriyle beraber birçok yazarımız kitaplarında bu konulara olumsuz anlamda yer vererek maalesef bilerek ya da bilmeyerek bu oyunun maşası oldular. Kitabın önsözündeki kadın hakları, kadınların yaşayışındaki eksiklik vb. konularını okuyunca da ister istemez bir önyargıya kapıldım..
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Osmanlı Türkçesini geliştirmek isteyenler alıp iki taraflı okuyabilir
Ahmet Mithatın ilginç bir eseri.
Bu eser yanılmıyorsam Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat’a ait. Kitabın ön kısmında günümüz Türkçesi var, arka tarafta ise eserin orijinal harfleri ile yazılmış hali var, fakat bana bu orijinal bölüm başka bir evraktan taranarak basılmış gibi geldi. Bu kitap aynı zamanda mektuplaşma tarzında anlatıma sahip ilk eserimiz olma özelliğine sahip. Fakat bizim eski edebiyatımızda çok yaygın olan malum Batılılaşma fikirleri beni daima rahatsız ediyor. Zira o dönemlerde kadınların hakkını savunma bahanesiyle kadınlara birtakım fikirleri enjekte ederek Müslüman-Türk aile yapısını bozmaya yönelik büyük çalışmalar vardı ve Batılılaşma fikriyle beraber birçok yazarımız kitaplarında bu konulara olumsuz anlamda yer vererek maalesef bilerek ya da bilmeyerek bu oyunun maşası oldular. Kitabın önsözündeki kadın hakları, kadınların yaşayışındaki eksiklik vb. konularını okuyunca da ister istemez bir önyargıya kapıldım..
İki dil birden olması çok iyi.
Dili biraz ağır fakat Osmanlıca’yı geliştirmek için faydalı.