Bu kitapta derlenen yazılar, yüzyıllık bir tarihi ve günümüzdeki gelişmeleri çeşitli yönleriyle ele alıyor. Ama hepsinin temelinde çok önemli bir tespit var: Dünya, ulus-devletlerin aşındığı, ulus-üstü oluşumların ağırlık kazandığı yeni bir döneme girmekte. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu gibi eski tür imparatorlukları ve ulus-devletlerin başarı ve başarısızlıklarını yeniden değerlendirip günümüzün yeni imparatorluklarının oluşum süreci için dersler çıkarmak mümkün.
Ulus devletlerin neden sonunun geldiğini çok güzel anlatıyor. Globalleşmenin eskinin imparatorluklarıyla benzerliklerini ortaya koyuyor. Globalleşmenin tek tipinin olmadığını, ABD ve Avrupa projelerinin tamamen farklı olduğunu gösteriyor. ABD neoliberal politikalarıyla, kendi hegemonik liderliğinde bireyler için çok daha acımasız bir dünya vaadediyor. Avrupa birliği ise, sosyal hakların hala korunduğu, yüksek hukuki değerlere dayalı, herkesin içeri alınmadığı bir kale olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ise ikisinin arasında kalmış durumda.Kitabı çok beğendim.
Kitap Çağlar Keyder’in bazıları daha önce çeşitli yerlerde yayınlanmış makalelerinden oluşuyor. Temel olarak ise içinde bulunduğumuz sürecin küreselleşme olduğunu, bunun bilincinde olarak yapılabilecek tek şeyin sadece olumsuz etkilerini sınırlamak olduğu dile getiriliyor. Bu bağlamda Osmanlı Devleti’nden bu yana Türkiye örneğinde konu ele alınıyor. Türkiye burjuvazisinin tarihsel gelişimi, ulus-devlet konusu, Osmanlı’da liman kentleri, ABD-AB kamplaşması kitapta üzerinde durulan önemli konular.
ab ile abd arasındaki emperyal politikaların benzeşmezliğine dikkat çeken çağlar keyder, abd modelinin Türkiye tarafından üstlenilmesinin risk taşıdığını ve ab’ye yönelmenin daha avantajlı bir durum teşkil ettiğini belirtiyor. bu açıdan ben kitapta yapılan tespitlere katılmakla beraber, genel anlamda kendi dünya görüşünün bir ürünü eser olduğu için temelde yanlış yaptığını düşünüyorum. avrupa birliğinin genişleme sürecinde süper devletten farklı birimler içeren bir dünya imaparatorluğuna doğru gittiğini söylüyor. ancak bu noktada benim de çok dikkatimi çeken, AB’nin emperyal misyonu ile kültürel kapanma noktasıda çelişkiye düşmesidir.Türk ordusunun, devlet elitinin ve politikacıların abd’nin içinde bulunduğu durumdan dolayı, almanya ve fransa’nın başını çeken bir ab’yi alternatif olarak gördüğü yorumu yapılmaktadır ki bu ordu bakımından kısmen doğrudur. ben halkın ve siyasal elit içerisindeki bazı kesimlerin ab’yi yeniden değerlendirerek bunun ihanet projesi,onurlu üyelik ve gaflet bağlamında ab’ye karşı oluşan tepkinin bir yansıması olarak görüyorum. ancak keyder’in bu kitabı yazdığı anın koşulları büyük köklü değişiklikler geçirmiştir. o yüzden ben Türkiye’nin Avrupa imparatorluğu kapsamında AB’ye alınacağına inanmıyorum. abd’nin küresel politikasının avrupa ayağını oluşturan ve abd’nin avrupa entegrasyonunu ifade eden Avrupa Birliği nereye gidildiği belli olmayan bir yoldur.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
okunulması gereken bir kitap önemli bilgiler bulunuyor…
Ulus devletlerin neden sonunun geldiğini çok güzel anlatıyor. Globalleşmenin eskinin imparatorluklarıyla benzerliklerini ortaya koyuyor. Globalleşmenin tek tipinin olmadığını, ABD ve Avrupa projelerinin tamamen farklı olduğunu gösteriyor. ABD neoliberal politikalarıyla, kendi hegemonik liderliğinde bireyler için çok daha acımasız bir dünya vaadediyor. Avrupa birliği ise, sosyal hakların hala korunduğu, yüksek hukuki değerlere dayalı, herkesin içeri alınmadığı bir kale olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ise ikisinin arasında kalmış durumda.Kitabı çok beğendim.
Kitap Çağlar Keyder’in bazıları daha önce çeşitli yerlerde yayınlanmış makalelerinden oluşuyor. Temel olarak ise içinde bulunduğumuz sürecin küreselleşme olduğunu, bunun bilincinde olarak yapılabilecek tek şeyin sadece olumsuz etkilerini sınırlamak olduğu dile getiriliyor. Bu bağlamda Osmanlı Devleti’nden bu yana Türkiye örneğinde konu ele alınıyor. Türkiye burjuvazisinin tarihsel gelişimi, ulus-devlet konusu, Osmanlı’da liman kentleri, ABD-AB kamplaşması kitapta üzerinde durulan önemli konular.
ab ile abd arasındaki emperyal politikaların benzeşmezliğine dikkat çeken çağlar keyder, abd modelinin Türkiye tarafından üstlenilmesinin risk taşıdığını ve ab’ye yönelmenin daha avantajlı bir durum teşkil ettiğini belirtiyor. bu açıdan ben kitapta yapılan tespitlere katılmakla beraber, genel anlamda kendi dünya görüşünün bir ürünü eser olduğu için temelde yanlış yaptığını düşünüyorum. avrupa birliğinin genişleme sürecinde süper devletten farklı birimler içeren bir dünya imaparatorluğuna doğru gittiğini söylüyor. ancak bu noktada benim de çok dikkatimi çeken, AB’nin emperyal misyonu ile kültürel kapanma noktasıda çelişkiye düşmesidir.Türk ordusunun, devlet elitinin ve politikacıların abd’nin içinde bulunduğu durumdan dolayı, almanya ve fransa’nın başını çeken bir ab’yi alternatif olarak gördüğü yorumu yapılmaktadır ki bu ordu bakımından kısmen doğrudur. ben halkın ve siyasal elit içerisindeki bazı kesimlerin ab’yi yeniden değerlendirerek bunun ihanet projesi,onurlu üyelik ve gaflet bağlamında ab’ye karşı oluşan tepkinin bir yansıması olarak görüyorum. ancak keyder’in bu kitabı yazdığı anın koşulları büyük köklü değişiklikler geçirmiştir. o yüzden ben Türkiye’nin Avrupa imparatorluğu kapsamında AB’ye alınacağına inanmıyorum. abd’nin küresel politikasının avrupa ayağını oluşturan ve abd’nin avrupa entegrasyonunu ifade eden Avrupa Birliği nereye gidildiği belli olmayan bir yoldur.