''Okuyacağınız metni mayalayan sesler ve görüntüler aslında çok başka. Bambaşka yataklarda akan birbirinden uzak nehirleri nasıl tutuşturursam, bilmiyorum; bilmiyorum, uzaklığa yenik düşmenin acısını.'Sızma mürekkep yazısı'ndan mürekkep bir sızı sesimin uzağına düşürdü bedenimi. Dağlanmış yaralarla soluksuz kaldım her satırın başında. Satırbaşını tutan sözcüklerle eğlendim bir zaman. Sonra, biteviye bir sızının esiri olmanın kilidini çözmeye yeltendim. Kilidin dili uzun, upuzun bir geceye gömüldü... Gecikmiş bir hikayeydi bu. Okurken hep yeniden yazılıyordu.''Aşkımumya ve Hafif Metro Günleri adlı kitapları okumuş olanlar Murat Yalçın'ı hemen tanıyacaklar: İma Kılavuzu uzun, kısa, kıp kısa öykülerle ''yükte hafif, pahada ağır'' bir kitap.
Kitapta, “İma Kılavuzu” ve “Kısaltmalar” başlıkları ile iki bölüm halinde toplam otuz sekiz kısa ya da çok kısa öykü yer almış. Bir çırpıda, severek okunacak bir kitap.“Siyamet Bey, yalılardan, köşklerden, konsolosluklardan, eşyalarını satıp savıp yurtdışına ya da ansızın öbür dünyaya göçenlerin evlerinden devşirilmiş eşyayı uygun fiyatlarla alıp satardı. Kartvizitinde “Antikacı” yazardı ama aslında eskiciydi.Yazmayı hiç düşünmedi; hikâyeler alıp hikâyeler sattı, yüksek fiyata.Yağmurlu bir kasım sabahı, Çamlıca tepesinde “Tanrıya poz verirken” yıldırım çarpması sonucu öldü.Yakınlarının anlatmasına bakılırsa, her şimşek çakışında kafasını göğe doğrultup “Yine patlattı flaşını!” diyerek eğlenirmiş, çocukluğunda.” “Foto Şimşek” öyküsünden (s. 40)
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Kitapta, “İma Kılavuzu” ve “Kısaltmalar” başlıkları ile iki bölüm halinde toplam otuz sekiz kısa ya da çok kısa öykü yer almış. Bir çırpıda, severek okunacak bir kitap.“Siyamet Bey, yalılardan, köşklerden, konsolosluklardan, eşyalarını satıp savıp yurtdışına ya da ansızın öbür dünyaya göçenlerin evlerinden devşirilmiş eşyayı uygun fiyatlarla alıp satardı. Kartvizitinde “Antikacı” yazardı ama aslında eskiciydi.Yazmayı hiç düşünmedi; hikâyeler alıp hikâyeler sattı, yüksek fiyata.Yağmurlu bir kasım sabahı, Çamlıca tepesinde “Tanrıya poz verirken” yıldırım çarpması sonucu öldü.Yakınlarının anlatmasına bakılırsa, her şimşek çakışında kafasını göğe doğrultup “Yine patlattı flaşını!” diyerek eğlenirmiş, çocukluğunda.” “Foto Şimşek” öyküsünden (s. 40)