Anadolu'da göçebeliğin bitişini anlatan Binboğalar Efsanesi ilk olarak 1971'de yayımlandı. Yüzyıllarca toprağa yerlememek için direnen, ferman dinlemeyen, başkaldıran, kan döken yörüklerin değişen toplumsal koşulları karşısında bu kez de bir yere yerleşebilmek için sürdürdükleri savaşımı konu eden bu romanı Gerard Gelas tiyatroya uyarladı. "Yaşar Kemal bir kültürün nasıl yittiğini Binboğalar Efsanesi ile sarsıcı bir biçimde betimledi."Allan Sandström(Wasterbottes Kuriren, İsveç)"Bendini yıkan ve taşan bir nehir gibi coşkun bir anlatı..."Joel Ohlsson(Arbetet, İsveç)
Yörüklerin yaşadığı zorluklar ve çektikleri acıların tarifi daha iyi yapılamazdı. Sessiz sedasız yok olup giden muhteşem bir kültüre yazılmış ağıt tadında harika bir eser. Daha önce hiç Yaşar Kemal okumadıysanız, bu son olmayacaktır
Yaşar Kemalin romanın okumamış bir kişinin mutlaka bi muhteşem eserle başlamasını öneririm.Sayfalarca süren tasvirler sizi yine çukurovaya götürüyor.Rüzgardan etkilenen ağacın dallarını hissediyorsunuz arkanızdan ayak sesleri geliyor.Tek pişmanlığım küçükken okuduğum bu romanı keşke ileriki yaşlarımda okusaydım mesajı daha iyi anlardım diye oldu ama en kısa zamanda tekrar başlayacağım..Hadi sende tut dileğini gözünü kapat ve hayallerine layık olmaya çalış o zaman dileğin gerçek olur işte
işte size iktidar ve onun tebası olduğu sanılan bir halk topluluğunun yaşama sıkı sıkıya sarılmaları ,sürgüne kendilerince yanıt aramaları. kültürleri ,dilleri , aşkları apaçık. toprağın, suyun, otun, börtü böceğin, kuşun sesi karışmış insan sesine çığlığına olabildiğince insan. bu insanlar ve iktidarın bir zaman kesitinde ki beklentileri , uçurumları ve o halk topluluğunun sürgüne insanca onurlu direnişleri. ağlayabilirsiniz, bağırabilirsiniz. bir ot, çiçek , kuş , pınarda kaynayan su yada gökte yıldız olma isteği dayanılmaz olabilir . Yaşar Kemal insanı anlatmakla bitiremiyor. insana dair ne varsa sunuyor önümüze. Bu karmakarışık zamanda insan olgusu dehşetle bağırıyor yüzümüze. Çözülüyoruz, çürüyoruz diye .
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Yörüklerin yaşadığı zorluklar ve çektikleri acıların tarifi daha iyi yapılamazdı. Sessiz sedasız yok olup giden muhteşem bir kültüre yazılmış ağıt tadında harika bir eser. Daha önce hiç Yaşar Kemal okumadıysanız, bu son olmayacaktır
yitirilen bir kültürün son izleri. usta yine kalemini konuşturmuş.
Yaşar Kemalin romanın okumamış bir kişinin mutlaka bi muhteşem eserle başlamasını öneririm.Sayfalarca süren tasvirler sizi yine çukurovaya götürüyor.Rüzgardan etkilenen ağacın dallarını hissediyorsunuz arkanızdan ayak sesleri geliyor.Tek pişmanlığım küçükken okuduğum bu romanı keşke ileriki yaşlarımda okusaydım mesajı daha iyi anlardım diye oldu ama en kısa zamanda tekrar başlayacağım..Hadi sende tut dileğini gözünü kapat ve hayallerine layık olmaya çalış o zaman dileğin gerçek olur işte
işte size iktidar ve onun tebası olduğu sanılan bir halk topluluğunun yaşama sıkı sıkıya sarılmaları ,sürgüne kendilerince yanıt aramaları. kültürleri ,dilleri , aşkları apaçık. toprağın, suyun, otun, börtü böceğin, kuşun sesi karışmış insan sesine çığlığına olabildiğince insan. bu insanlar ve iktidarın bir zaman kesitinde ki beklentileri , uçurumları ve o halk topluluğunun sürgüne insanca onurlu direnişleri. ağlayabilirsiniz, bağırabilirsiniz. bir ot, çiçek , kuş , pınarda kaynayan su yada gökte yıldız olma isteği dayanılmaz olabilir . Yaşar Kemal insanı anlatmakla bitiremiyor. insana dair ne varsa sunuyor önümüze. Bu karmakarışık zamanda insan olgusu dehşetle bağırıyor yüzümüze. Çözülüyoruz, çürüyoruz diye .