Bu yüzyılda modern totaliterizm üç formda insanlığın karşısına çıkmıştır. Sosyalizm, faşizm ve nazizm. Son ikisi kısa ömürlü oldu; İkinci Dünya Savaşı'yla yıkıldı. İlki ise çok daha uzun yaşadı. Bunların hepsi totaliter rejimlerdi, hepsi insanlığa çok çektirdi, ama nedense bazı entellektüeller totaliterizm türlerine bakışta çifte standart kullanmaktadır. Bugün artık faşizm ve nazizmi kınamayan yoktur. Adları insanların tüylerini diken diken etmeye yetmektedir. Hitler'i ve Mussolini'yi hiç savunan yoktur veya bu diktatörlerin az sayıdaki taraftarlarına neredeyse deli gözüyle bakılmaktadır. Özellikle Nazi zulmünü anlatan kitap, film ve belgesellerin haddi hesabı yoktur. Buna karşılık sosyalizmin insanlığa verdiği zarar çoğu zaman hiç konuşulmamaktadır. Sadece Stalin çok sınırlı ve utangaç eleştirilere uğramaktadır. İnsanlığın acı tarihi olaylardan ders alması gerekliyse, Sovyet totaliterizminin yarattığı acılar da unutulmamalıdır. Bu eser Sovyet Rusya'da toplama kamplarında yaşanandan küçük bir kesit aktarmaktadır.
Kitabı okurken askerlik günlerim aklıma geldi. Çok daha şiddetli şekilde insanların sindirilmesi , ruhunun yok edilmesi olgusu bu kitapla insana duyumsatılıyor. Tüylerim ürperdi diyebilirim. Şukov’un yaşadıklarını kısmen hissetmeme rağmen yaşadığım gerginlik çok fazlaydı.Herkese tavsiye ederim.
Ünlü insan hakları savunucusu Soljenitsinin bu eserinde zorunlu çalışma kampları ve ya kominist rejimde ölüm kampları olarak adlandırılan bir kampta yaşamaya mahkum olan bir şahsın bir günü betimlenmektedir. Kominist Rusyanın insanına vaad ettiği cennetin yerine nasıl cehennemi ikame ettiğini anlatan bir öykü anlatılmakta. Ancak gerçek olaylardan uyarlanan ve bu insanlık dışı uygulamaları en güzel şekilde anlatan bir eser. Diğer yorumlarda yeralan bir yorumda askerde yaşadıklarıyla bu kitapdaki olayları özümseyen bir kişiyle karşılaşmak üzüntü vermekte. Ona tavsiyem eseri iyi bir şekilde okuması.
Sürgünde geçen kış günleri bu eserde o kadar da güzel anlatılmıyor aslında… Doğru Aleksander Soljenitsinden daha fazlasını beklerdim… Bu eseri okuduktan sonra 200 gram ekmek için hayal kuran insanları görecekesiniz… Surov, hikayenin kahramanı, yaşlı bir adam… Toplama kampında, kışın soğuğunda, yazın sıcağında bile okusanız üşüyeceksiniz…
kıtabı okurken ınsan acemılık gunlerını hatırlıyor bense benden once askerlık yapanların buna yakın seyler yasadıgını dusunmustum.ama acı olan yasananların ozgurluk ve esıtlıgın bayraktarlıgını yapan bır rejımde yasanıyor olması…kul rengı bır umutsuzluk…
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Kitabı okurken askerlik günlerim aklıma geldi. Çok daha şiddetli şekilde insanların sindirilmesi , ruhunun yok edilmesi olgusu bu kitapla insana duyumsatılıyor. Tüylerim ürperdi diyebilirim. Şukov’un yaşadıklarını kısmen hissetmeme rağmen yaşadığım gerginlik çok fazlaydı.Herkese tavsiye ederim.
Ünlü insan hakları savunucusu Soljenitsinin bu eserinde zorunlu çalışma kampları ve ya kominist rejimde ölüm kampları olarak adlandırılan bir kampta yaşamaya mahkum olan bir şahsın bir günü betimlenmektedir. Kominist Rusyanın insanına vaad ettiği cennetin yerine nasıl cehennemi ikame ettiğini anlatan bir öykü anlatılmakta. Ancak gerçek olaylardan uyarlanan ve bu insanlık dışı uygulamaları en güzel şekilde anlatan bir eser. Diğer yorumlarda yeralan bir yorumda askerde yaşadıklarıyla bu kitapdaki olayları özümseyen bir kişiyle karşılaşmak üzüntü vermekte. Ona tavsiyem eseri iyi bir şekilde okuması.
Sürgünde geçen kış günleri bu eserde o kadar da güzel anlatılmıyor aslında… Doğru Aleksander Soljenitsinden daha fazlasını beklerdim… Bu eseri okuduktan sonra 200 gram ekmek için hayal kuran insanları görecekesiniz… Surov, hikayenin kahramanı, yaşlı bir adam… Toplama kampında, kışın soğuğunda, yazın sıcağında bile okusanız üşüyeceksiniz…
kıtabı okurken ınsan acemılık gunlerını hatırlıyor bense benden once askerlık yapanların buna yakın seyler yasadıgını dusunmustum.ama acı olan yasananların ozgurluk ve esıtlıgın bayraktarlıgını yapan bır rejımde yasanıyor olması…kul rengı bır umutsuzluk…